Gönderi

208 syf.
·
Not rated
Fahrenheit 451. Başta neyi ifade ettiğini anlamadan orijinal bulduğum bu ismi önsözü okuyup bir kitabın yanması için gerekli sıcaklık olduğunu öğrendiğimde daha da etkilendim. Kitapta ana karakter Montag bir itfaiyeci. Ama burada itfaiyeciler farklı bir şekilde karşımıza çıkıyor bu defa söndürmek için değil yakmak için varlar. Kitapları, kütüphaneleri ve kitap bulunan yerleri tek tek tespit edip yakıyorlar. Montag da küçük bir kız sayesinde bu durumu sorgulamaya başlıyor ve işe eline geçen kitapları okumakla koyuluyor. Çevresindeki insanlara; çalışma arkadaşlarını, eşine durumu anlatmaya çalışıyor ve sonrasında bir mücadeleye başlıyor. Öncelikle Kendimce dikkate değer bulduğum yerleri aşağıda alıntılamak istedim çünkü bence direkt bunları okumak da doğru bir bakışla kitabı anlamaya yetecektir. ‘’Radyo, televizyon işler kitle kazanmaya başladı. Kitle kazandıkları için de basitleştiler. Eskiden Kitaplar orada burada, her yerde tek tüm insanlara hitap ediyordu. Onlar farklı olma imkanına sahipti. Dünya genişti. Ama sonra dünya gözlerle, dirseklerle ve ağızlarla doldu. Nüfus ikiye, üçe, dörde katlandı. Filmler, radyolar, dergiler Kitaplar bir çeşit puding macunu normuna indirgendi.’’ ‘’Siyahi insanlar küçük Siyah jumboyu sevmiyor yak gitsin. Beyaz insanlar Tom amcanın kulübesi’nden haz etmiyor, yak gitsin. Biri tütün ve akciğer kanseri kitap mı yazdı? Sigara üreticileri ağlıyor mu? Kitabı yak gitsin. Cenazeler mutsuzluk verici pagan mı? Onları ortadan kaldır. Mezar taşı yazılarıyla uğraşmayalım. Hepsini yak, her şeyi yak.’’ ‘’Çivi ve tahta olmadan ev inşa edemezsin. Bir evin inşa edilmesini istemiyorsan çivilerle tahtaları sakla. Bir insanın siyasi açıdan mutsuz olmasını istemiyorsan bir meseleyi iki farklı açıdan sunma ki kaygılara kapılmasın; tek bir açıdan sun. Daha da iyisi hiçbir açıdan sunma. Bırak savaş diye bir şey olduğunu unutsun. Hükümet verimsizse, kadroları fazla şişkinse ve vergi manyağıysa, insanların onunla ilgili kaygı duymasındansa hükümetin bunların hepsi birden olması daha iyi.’’ Evet anlayacağımız kadarıyla düşünmeleri kendisinden istenmeyen bir toplum ve otoriter, baskıcı bir hükümet söz konusu. birçok distopyada da karşımıza çıktığı gibi. Burada bu kitabı farklı yapan fikir tabi benim fikrimce olayın kitap yakma üzerine kurulmuş olması. Her zamanki gibi yine bu distopyayı okurken de bugünden izler buldum. Aslında zaten yazarlar bugünkü çarpıklıktan hareketle yazıyorlar ve biz yıllarca bunları okuyup okuyup hep aynı noktada kalıyoruz. Bu kitapta da bence yazar bu cümleleri sarf ederken bugünkü tahammülsüzlüğümüze, acılara, savaşlara duyarsız kalışımıza, hazırcılığımıza değiniyor. Öte yandan asırlar geçmiş olmasına rağmen hala demokrasiden uzak, totalitarizmi benimseyen bir devleti gösteriyor. Aslında hala demek doğru mu bilmiyorum bugün bile o kadar uzaklaşıyoruz ki hep şunu soruyorum, her zaman hükümetler mi suçludur? bugün kan dökülerek alınan hakların, kazanılan demokrasinin zamanla paralel olarak gelişmesi gerekirken durumun bu hale gelmesi sadece hükümetlerin iktidar hırsları mıdır sebep? George Orwell’ın da Aldous Huxley’ninde örneklerinde de aslında toplumun duyarsızlığı, umursamazlığı en büyük rol oynuyor ve hatta bugünde. Baskı aslında bundan güç alıyor. Burada da bunu görüyoruz. Montag, çabalarını yangını su tabancasıyla söndürmeye çalışmaya benzetiyor. Ama tepkinin tepki olduğunu, zamanla bunun da beslenip büyüdüğünü o da biliyor. Ve o da tepkisini karşı bir yakma eylemi ile gösteriyor, ve şöyle diyor yüzbaşısına: Sorunlarla yüzleşmeyeceksin onları yakacaksın demiştin, ben de yaktım.
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury · İthaki Yayınları · 202289.8k okunma
·
9 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.