Gönderi

260 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
“Düşman Ciğerdelen altına gelip dört tarafından ateşe verdi. İçinde bulunan bir kaç bin kadın ve erkek feryat ve figan ederek yanıp gitti ve dumanı cevf-i havaya pervaz etti. Sene (1094=1683). Silâhtar Târihi Kitabı bitirdiğimde kendime şunu sordum, okuduğum neydi? Bir roman mı, destan mı, aşk hikayesi mi yoksa tarih mi? Cevap hepsi ve daha fazlası... Aşk... Hem de öyle bir aşk ki... Bir kadının erkeğe, bir erkeğin kadına, bir annenin evlada, bir milletin vatana olan aşkı... Maddede başlayıp manaya uzanan bir aşk. Eser, Mimar Turhan ve öğretmen Cangüzel’in aşkı ile başlıyor. Sonrasında Cangüzel’in Turhan’a okuması için verdiği hikayelerle devam ediyor. Eserime sığınır, baş kaldırmadan çalışırım. “Ben”i mevcut bulursa öldüresiye didikleyen gönül hastalığına karşı kendimi eserimin içinde yok ediyorum (s.229) Bu cümleyi okuduktan sonra yazarın röportajında ne demek istediğini daha iyi anladım ve hissettim. Okumak isteyenlere, safiyeerol.org/index.php/roportaj Yazarın yakın arkadaşı olan Samiha Ayverdi bir dostuna yazdığı mektupta onun vefatını haber verirken “Maalesef memleketin en değerli, dürüst, hamiyetli, îmanlı, münevver ve bilhassa son derece derin ve bilgili bir evlâdını, azîz ve sevgili arkadaşım Safiye Erol’u kaybettik. Memleket, böyle muhteşem ve yerine konmaz bir âbidenin eksilişini âdeta duymadı... Umursamadı...” Umursadığınız eserlere dahil olması dileğiyle. Keyifli okumalar.
Ciğerdelen
CiğerdelenSafiye Erol · Kubbealtı Neşriyatı · 20031,090 okunma
·
94 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.