Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

HULÂSATÜ’L-HAKÂYIK VE MEKTÛBÂT-I HÂCE MUHAMMED LUTFÎ M. NİHAT MALKOÇ “Hulâsatü’l Hakâyık” Erzurumlu Hâce Muhammed Lutfî(Alvarlı Efe Hazretleri)’nin en önemli eseridir. Bu kitapta Efe Hazretlerinin birbirinden derin mânâlı âşıkâne, ârifâne, âlimâne, mürşidâne şiirleri bir araya getirilmiştir. Bu şiirlere baktığımızda çoğunun Divan Edebiyatı tarzında yazıldıklarını görürüz. Fakat onun Halk Şiiri tarzında şiirleri de mevcuttur. Ölçü olarak hem arûzu, hem de heceyi kullanmıştır. Her ikisinde de başarılı eserler vermiştir. Efe Hazretleri Vakfı, Hâce Muhammed Lutfî'nin 50. Vuslat Yılı vesilesiyle önceki yıllarda da üç kez basılan “Hulâsatü’l Hakâyık ve Mektûbât-ı Hâce Muhammed Lutfî” isimli bu eseri yeniden gözden geçirerek ve bir kısım ilavelerde bulunarak dördüncü kez basmıştır. “Hulâsatü’l Hakâyık ve Mektûbât-ı Hâce Muhammed Lutfî” isimli kitap 848 sayfadan meydana geliyor. Kitap Önsöz’le başlıyor; El-Hâc Seyfeddin Mazlumoğlu’nun kaleme aldığı Mukaddime’yle devam ediyor. Bunu takip eden “Bir Hâtıra” başlığı altındaki uzun şiir, Efe Hazretlerinin oğlu olan Hâce Seyfeddin Efendi Hazretlerinin kalemiyle vücut bulmuş. Bunu Arabî Gazeller, Kasîde-i Celâliyye, Fârisî Gazeller, Silsile-i Şerif, İlticâ-nâme, Mi’râcu’n-Nebî, Mevlidü’n-Nebî, Merhabâlar, Divançe, Mesnevîler(İlâhînâme, Na’t-ı Resulullah, Muhabbetnâme, Sabâ Nâme, Hidâyet-Nâme, Gülün Bülbül ile Şîvesi, Bitlis Ziyareti, Firkat-nâme, Efrâd-ı Ümmed-i Muhammed’e Destanlar(Tevhid Destanı, Kıyamet Destanı, Dâsitân-ı Zeman, Erzurum Destanı), Mersiyeler(Der-Vefât-ı Şeyh Abdülbâkî Efendi Hazretleri, Der-Vefât-ı Maksûd Efendi), Na’t-ı Habîb-i Rahmân, Duâ-i Huccâc, Mâniler, Kıt’alar, Ferdler, Hidayet Bahçeleri(Hâce Seyfeddin Efendi yazmış), Lügatçe(148 sayfa), İndeks takip ediyor. Dördüncü basımı Mayıs 2006'da yapılan bu kıymetli kitabın başında Hâce Muhammed Lutfî(Alvarlı Efe Hazretleri)’nin kısa hayat hikâyesine yer veriliyor: “Hâce Muhammed Lutfî(Alvarlı Efe Hazretleri) 1285/1868 tarihinde Erzurum'un Hasankale'ye bağlı Kındığı Köyü'nde dünyaya gelmiştir. Pederleri Hâce Hüseyin Efendi, vâlideleri Seyyide Hâdice Hanım'dır. Tahsilini başta pederi olmak üzere, devrinin şöhretli âlimlerinden tamamlayarak mücâzen 1307'de Hasankale'nin Sivaslı Câmii'ne imam olmuştur. Aynı yıl pederleriyle birlikte Bitlis'e giderek Hâce Muhammed Pîr-i Kührevî Hazretleri'nin huzuruyla müşerref olmuş, 1312 tarihinde seçkin bir halifesi olarak Hasankale'ye dönmüşlerdir. Buradan Erzurum'un Dinarkom Köyü'ne gitmiş ve orada I. Cihan Harbi'ne kadar kalmıştır. Bilahare vazifesini Yavi Nahiyesi'ne, oradan da anavatanı olan Hasankale'ye nakletmiştir. Kendisine teklif edilen Hasankale Müftülüğünü kabul etmemiş, Alvar Köyü halkının istirhâmı üzerine oraya giderek bu köyde yirmi dört sene vazife yapmıştır. 1939 yılında tedavi için Erzurum'a gelmiş, Mehdi Efendi Mahallesi'nde ikamet etmiştir. 90 senelik ömrünü insanlığa ve İslamiyete adayan Efe Hazretleri, 12 Mart 1956 tarihinde ebedî aleme intikal etmiş ve nâş-ı şerifi Alvar Köyü'nde pederleri Hâce Hüseyin Efendi Hazretleri yanında sırlanmıştır.”(1) Kitabın Önsöz'ünde bu mühim eserle ilgili şu bilgilere yer veriliyor: “O, şiirlerinin çoğunu Dîvân Edebiyatı tarzında yazmış olmakla beraber halk şiirimizin de zevkine sahiptir. Vezin olarak hem ârûzu hem de heceyi kullanmıştır. Bizim Yunus gibi ilâhî aşkın neşvesiyle kaleme aldığı ilâhîleri, saz şairlerimizin tarzında şiirleri vardır. Çok beğendiği Fuzûlî'ninkiler gibi hisli, Nâbî'ninkiler gibi hikmetli şiirleri saz şairlerimizin neşesini duyuran deyişleri vardır. Efe Hazretleri eskilerin elsine-i selâse dedikleri, üç dilde(Türkçe, Farsça, Arapça) şiirler yazmıştır. Türkçe şiirleri mesnevîler, destanlar ve divânçe olmak üzere üç ana bölümdür. Divânçe kafiyelerine göre tertip edilmiş 726 şiirdir. Manzûm mektupları da Divânçe'de derc edilmiştir. İçinde bazen birkaç beyit, bazen kıt'a şeklinde şiirler bulunan mektuplarını ise ileride yayınlamak arzusundayız.... Efe Hazretlerinin şiirlerinin başta gelen hususiyeti, mürşidâne oluşudur. Şem'a-i nûr-i Ahmed'in, Nûr-cemal-i Muhammed'in pervânesi olarak Muhammedî feyz ve nûrla; Abdülkâdir'in devletini, Nakşibendîler himmetini, Mollâ-yı Rûm saltanatını, derûnunda ve meclislerde cem eyleyen Efe Hazretleri, şiirleriyle yüce pîrlerin feyizlerini âleme neşreder, gönülden tâliplere ikram eder.”(2) Hâce Muhammed Lutfî Hazretlerinin “Hulâsatü’l Hakâyık” adlı eserinin ilk şiiri Silsile-i Şerif adını taşımaktadır. “Hudâvendâ be-hakk-ı İsm-i Âzam/Be-nûr-i seyyid-i evlâd-ı Âdem” diye başlayan şiirde adalet timsali olan Hz. Ömer'den, velâyet halkasının güneşi olan İmâm-ı Cafer-i Sâdık'tan, ârifler sultanı Pir-i Bistam'dan, vahdet nûru Şeyh Hasan Harakânî'den, tarikat güneşi Ebu'l Kâsım-ı Gürgânî'den, reşâdet tahtının sultanı Pîr-i Fâramedî Tûsî'den, Ebû Eyyûb Hemedânî'den, Muhammed Nakşibendî'den, Ömerü's-Sühreverdî'den Hâce Necmeddin-i Kübrâ'dan, İmâm-ı Rabbanî'den, Şâh-ı Dehlevî'den bahsedilir. Onlar ve onlar gibi yüce zatların İslam'ın kutup yıldızları oldukları belirtilir. Kitabın ikinci şiiri “İlticâ-nâme” adını taşır. Bu şiirin adından da anlaşılacağı gibi, muhtevası da bir çeşit Hakk'a sığınma talebidir. 76 beyitlik bu şiirde Yüce Allah'ın sıfatları, üstün özellikleri, yarattıkları, İslam'ın güzelliği, İslâm'a hizmet edenlerin yüceliği dile getirilmektedir. Mutasavvıf şair Muhammed Lutfî Hazretleri bu şiirin ilk beytinde “Hamdü bî had o Kerîm Mevlâ'ye/Ne Kerim'dir keremi bî-gâye” diyerek Rabbine sonsuz şükreder. Bu şiir, ârûzun “Feilâtün(Fâilâtün)/ Feilâtün/Feilün(Fa'lün)” kalıbıyla yazılmıştır. Süleyman Çelebi'nin Mevlid'inin ne kadar şöhretli bir şiir olduğunu hepimiz biliriz. Onun kadar olmasa da Alvarlı Efe Hazretleri'nin de Peygamberimizi anlattığı bir Mevlid'i vardır. Bu şiir söz konusu bu kitabın 69. sayfasında yer almakta ve 16 sayfa sürmektedir. “Mevlidü'n-Nebî” adını taşıyan, ârûzun “Fâilâtün/ Fâilâtün/Fâilün” kalıbıyla yazılan bu şiir, 169 beyitten meydana gelmektedir. Bu şiirden birkaç beyti buraya almak istiyorum: “Rahmet-i Rahmân dilersen ey kirâm/Ver Muhammed Mustafa'ya çok selâm// Rahmet-i Rahmân olan nûr-i hüdâ/Ahmed ü Mahmûd Muhammed Mustafa//Cedd-i pâki ola Zât-ı Ahmed'in/Hâmil ola nûrunu Muhammed'in//Derde dermândır Muhammed sohbeti/Nûr-i îmândır Muhhammed ülfeti//Tekbir eyle sen dahî Allah içün/Ta'zîm eyle Hâk Resullah içün...” Erzurumlu Hâce Muhammed Lutfî Hazretlerinin “Hulâsatü’l Hakâyık” adlı eserinde bir de “Mirâcü'n-Nebî” isimli güzel bir şiiri vardır. Bu şiirde Resulullah Efendimizin Mirac mucizesine yer verilmekte ve hadisenin etrafında birçok ulvî hisler anlatılmaktadır. Bu şiir 15 sayfa sürmekte ve 198 beyitten oluşmaktadır. Bu şiir değişik bölümlerden meydana gelmekte ve bölümlerdeki şiirlerin ârûz kalıbı değişmektedir. Bu şiirin girişindeki güzel bir bölümü sizlere sunmak istiyorum: “Eşref-i ezmân olan leyle-i şân/Şeb-i Mi'râc-ı Nebî feyz feşân//Ne seâdetli zemândır o gice/Keremin nehri revândır o gice//Leyle-i Kadri gibi mîr-i zemân/Arş-ı âzam gibi bir dâru'l emân//O gece âleme rahmet güneşi/Çıkacak eflâke vahdet güneşi...” “Hulâsatü’l Hakâyık” ın asıl geniş kısmı “Dîvançe” adını taşımaktadır. Bu bölümdeki birbirinden güzel şiirler, kafiyelerine göre tasnif edilmiştir. Elif(A) harfinden başlayarak Ye(Y) harfine kadar devam eden bu şiirlerde 21 değişk harfle kafiye yapılmıştır. Dîvançe'deki şiirlerin bir kısmı ârûz ölçüsüyle(ki çoğu böyledir), bir kısmı da hece ölçüsüyle kaleme alınmıştır. Ârûz vezniyle yazılan şiirlerin kalıbı şiirin altında verilmiştir. Heceyle yazılan şiirlerin de hecenin kaçlı kalıbıyla yazıldıkları belirtilmiştir. Dîvançe'de 726 tane şiirin olduğunu görüyoruz. Bu şiirlerin konuları geniş bir dağılım gösterse de genel anlamda dinî muhtevadadırlar. Bu şiirlerin aslında herbirinin çok kıymetli olduğunu, bugüne kadar layık olduğu şekilde incelenmediklerini, halk tarafından bilinmediklerini esefle söylemeliyiz. Muhammed Lutfî Hazretlerinin “Hulâsatü’l Hakâyık”ının Dîvançe'den sonraki bölümlerinde mesnevîler yer almaktadır. Mesnevîleri destanlar takip etmektedir. Bu bölümde kullanılan nazım birimi doğal olarak dörtlüktür. Fakat onun şiirlerinin ekseriyeti beyit nazım birimiyle yazılmıştır. Dörtlük nazım birimini kullandığı şiirleri, beyitlere nazaran çok azdır. Kitapta destanlardan sonra mersiyeler gelmektedir. Eserin sonlarında dua şiiri “Duâ-i Huccac” yer almaktadır. Söz konusu bu kitap mâniler, kıt'alar ve ferdlerle son bulmaktadır. Onun kıt'aları ve ferdleri altın yaldızlarla süslenip yazılacak kadar derin mânâlıdır. Bu muhteşem şiirlerin daha geniş kitlelere tanıtılması ve sevdirilmesi artık bir mecburiyettir. Dipnotlar: 1,2) Hâce Muhammed Lutfî, “Hulâsatü’l Hakâyık ve Mektûbât-ı Hâce Muhammed Lutfî”, Damla Yayınevi, İstanbul 2006
·
131 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.