Gönderi

Güvercin turtası, soğuk jambon, salata ve çöreklerden oluşan mönü getirilip, hepsi sandalyelerini masaya yanaştırarak yemeye başladıklarında şövalye anlatmaya devam etti: “Dostlarım, şunu anlamalısınız ki, kim olduğum ve bu karanlık dünyaya ne zaman geldiğim hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Tanrıçalık dışında bütün güzel özelliklere sahip olabilecek bu Kraliçe’nin sarayında yaşamaya başladığım andan öncesini hatırlamıyorum; onun beni şeytani bir büyüden kurtarıp aşırı cömertliğinden dolayı buraya getirdiğini düşünüyorum. Bu arada, kurbağa ayaklı, bardağın boşalmış. Çekinme, doldur doldur iç. Bu bana doğru görünüyor, çünkü şimdi bile sadece Kraliçemin üstesinden gelebileceği bir büyü altındayım. Her gece aklımın ve daha sonra da vücudumun korkunç bir şekilde değiştiği bir saat gelir. İlk önce çok öfkelenirim ve bağlanmazsam, en yakın arkadaşlarımı bile öldürmeye kalkarım. Çok kısa bir süre sonra da aç, vahşi ve öldürücü, büyük bir yılana dönüşürüm. Beyefendi, lütfen bir güvercin göğsü daha alın, yalvarırım. Evet, işte bunları anlatıyorlar ve kesinlikle gerçeği söylüyorlar, çünkü kraliçem aynı fikirde. Ben hiçbir şey hatırlamıyorum, çünkü o saat geçtiğinde tüm o krizi unutmuş olarak – yorgunluğum hariç, o da fazla değil – uyanıyorum. Küçük hanım, dünyanın güneyindeki barbar bir ülkeden benim için getirilen şu ballı çöreklerden birini ye. Ne diyordum?
·
2 görüntüleme
Mert Selim