Biz insanoğulları evrendeki kendimizi oldukça farklı bir yere koyuyoruz. Yeni şeyleri keşfedecek hayatın anlamını bulabilecek kişiler olduğumuzu düşünüyoruz. Belki de dijital kol saatlerini hâlâ etkileyici bir buluş olarak nitelendiren biz insanlar hiper zeki farelerin birer kobayıyızdır. Selfie çekerken neden "Peynir!" diye gülümsediğinizi hiç düşündünüz mü? Ben şuan düşünüyorum. Uzun bir giriş fakat bahsetmek istediğim tam buradan başlıyor. Bu kitap şuana kadar okuduğum en iyi bilim kurgu romanlarından biriydi. Daha serinin ilk kitabındayım. Ama adeta ters düz olmuş biçimde evrendeki ihtimalsizliği sorguluyorum. Bilim kurgu ve komedinin bu kadar harika bir kombinasyon çıkardığına hiç bu kadar çarpıcı şekilde tanıklık etmemiştim. Bahsetmek istediğim ve asıl bomba spoiler vereceğim bölüme gelelim şimdi: “42”. Yedi buçuk milyon yıl sonra Derin Düşünce adında evrenin en zeki ikinci bilgisayarının Hayat, Evren ve Her şeye dair verdiği cevap: 42 Peki 42 aslında ne? Toitent fonksiyonun ilk 11 sayısının toplamı mı? Suyun kırılma açısı mı? Amerikan ve Uluslararası Matematik Olimpiyatlarında elde edilmiş en yüksek puan mı? Gördüğünüz gibi bu sorunun birçok cevabı var. 42 de 9,13,23... gibi gizemli sayılardan biri. Fakat daha ayrı. Dediğimiz gibi evrenin sırrı belki de. 42 sayısı japoncada "yon jū ni" şeklinde telaffuz edilir. Fakat biz bunu "kırk iki" şeklinde değil de "dört-iki" şeklinde okuyacak olursak japoncası "shi ni" olacaktır. Boşluğu yok sayarsak (ki zaten japoncasında kelimeler boşluksuz yazılır) "shini" yani "ölüm" anlamına gelen bir kelime elde ederiz. Evet!.. Hayat, Evren ve Her Şey'e dair asıl cevap bu: 42 yani ÖLÜM