Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

222 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Öncelikle ilk inceleme yazım olacak, yazım yanlışlarım varsa özür dilerim. Bilgisel açıdan yanlışlarım varsa yorumlarda belirtirseniz herkes için daha sağlıklı olur. Kitap sekiz bölümden oluşuyor. İlk bölümde Soğuk Savaş’ın çıkış noktasını daha iyi kavrayabilmemiz için ‘’İkinci Dünya Savaşı ve Eski Düzenin Yıkılışı’’ başlığıyla kısaca İkinci Dünya Savaşı ve kurulacak yeni düzen için yapılan –özellikle Churchill, Stalin, Roosevelt üçlüsü tarafından- uluslararası konferanslardan bahsediliyor zaten savaş sonrası düzen hakkında savaş bitmeden önce bu güçlerin asıl savaşın savaştan sonra olacaklar olduğunu düşündüğünü ve BM’nin bir ihtiyaç olduğunu kabaca ve kısaca söyleyebiliriz. Bölümde ABD’nin ve SSCB’nin savaş sonrası düzen için vizyonları da anlatılıyor. İkinci bölümde ‘’Avrupa’da Soğuk Savaş’ın Kökenleri 1945-1950’’ anlatılıyor. Burada ABD’nin 1941 yılındaki dış politikası dikkat çekici. [Almanya’nın yenilgiye uğratılması için SSCB’nin ayakta kalmasının ve ABD’nin ayakta kalması için de Almanya’nın yenilgiye uğratılmasının şart olduğu inancı] Soğuk Savaş’ın kabaca başlangıç noktası Müttefik Devletlerin birliğinin devamı görüntüsü verilmeye çalışılırken Almanya’nın Doğu ve Batı olarak ikiye bölünmesi Avrupa’nın da ikiye ayrılacağının habercisi olmasıydı. Üçüncü bölümde ‘’Asya’da Sıcak Savaşa Doğru 1945-1950’’ anlatılıyor. Asya’da ilk olarak savaşın kaybeden mihver devletlerinden biri olan Japonya’ya uygulanan politikadan bahsediliyor. ABD’nin; Japonya’nın komünizm etkisi altına girmemesini istiyor ve buna göre nasıl düşmandan soğuk savaş müttefikliğine gidildiği anlatılıyor. Çin’de komünistlerin zaferi ve Kore Savaşı’ndan bahsedilmiş. Dördüncü bölümde ‘’Küresel Bir Soğuk Savaş 1950-1958’’ anlatılıyor. Kore Savaşı ile birlikte Soğuk Savaş’ın küreselleşmeye başladığını söyleyebiliriz. Üçüncü Dünya’da çalkantılardan bahsediliyor. Mısır, Vietnam, Macaristan, Ortadoğu’daki ideolojik yönelimin ve aldıkları ekonomik desteklerin ülkelerin hangi blokta yer alacağından ve aldıklarından bahsediliyor. Bölümün sonlarına doğru silahlanma yarışı ile ilgili şu cümle dikkatimi çekti. ABD’nin tutumu ‘’hiçbir tarafın galip gelemeyeceği nükleer çatışma çılgınlığını bir yandan kınarken, öteki yandan nükleer silahlar konusunda açık bir üstünlük elde etmek için tüm güçleriyle çalıştılar.’’ [sayfa 106] Bu cümle aslında hemen hemen tüm Soğuk Savaş’ı özetliyor dersem yanlış bir cümle kurmuş olmam galiba. Beşinci bölümde ‘’Çatışmadan Detanta 1958-1968’’ başlığını görüyoruz. Detant kelimesinin anlamı ‘yumuşama’ dır. Bu bölümde dikkat çeken konulardan biri Soğuk Savaş’ın etkisiyle ülkelerin sömürge olmaktan daha kolay kurtulduğudur. Afrika’da bulunan ülkelerin bağımsızlık kazandıkları yıllarla ilgili önce-sonra haritaları var. Küba Devrimi ve Küba Füze Krizi ile SSCB-ABD ilişkilerinin nasıl sınır noktasına geldiğini görüyoruz fakat bu olaydan sonra tam bir detant sürecine girmişlerdir denilebilir. Bu bölümde pek çok kişi tarafından yanlış bilinen Türkiye’deki Jüpiter füzelerinin ABD’nin değil NATO’nun kontrolünde olduğunu açıklamasıyla birlikte öğrenmiş oluyoruz. II.Dünya Savaşı yıllarında Özgür Fransa’nın lideri Gaulle’ün dış politikada nasıl yol izlediğinden de kısaca bahsedilmiş. Son olarak Vietnam’daki karışıklıklardan bahsedilmiş. Altıncı bölümde ‘’Yurtiçinde Soğuk Savaşlar’’ başlığını görüyoruz. Üçüncü Dünya’yı Batı ile ittifak kurmaya iten sebep komünizm korkusundan çok iç gelişmelerden kaynaklandığını birkaç örnekle açıklanmış. [sayfa 147] Ülkelerin komünist blokta yer almasının kapitalist blokta kaybedecekleri para akışını engelleyeceği düşüncesinden de bahsedilmiş. Avrupa’da 1940-1970 yılları arasında ise işsizlik neredeyse %1 civarına düşmüş ve yine nerdeyse tam istihdam sağlanmıştır. Bu döneme kitapta bahsedilmese de Refah Devletlerinin ‘’Altın Çağı’’ da denmektedir. Hatta Avrupa’da seçimlerde çıkacak adayların ‘Hiçbir zaman bu kadar iyi durumda olmadınız.’ Dediği de görülmektedir. [sayfa 152] Son olarak Soğuk Savaş’ın ABD içindeki etkisinden bahsediliyor –son zamanlarda çıkan dizilerde ve filmlerde 1945-1991 arasında bir yılda geçiyorsa bu durumları görebiliyoruz- ABD’nin savunma için bütçesinin büyük bir kısmını kullandığından da bahsediliyor. Yedinci bölümde ‘’Süper Güç Detantının Yükselişi ve Çöküşü 1968-1979’’ başlığını görüyoruz. Detantın doğuşu, gelişimi ve kuşatma altına alınışı başlıklarıyla bu dönem kısaca anlatılmış. SSCB’nin Afganistan’ı işgali ile detant sürecinin sonunun geldiğini görüyoruz. Sekizinci ve son bölümde ‘’Son Evre 1980-1990’’ anlatılmış. ‘Üçüncü Dünya’da Sovyet destekli yönetimlere meydan okuma çabasının en önemli yönlerinden biri, yönetimin Amerikan askerlerinin yaşamlarını riske atmaktan ya da SSCB ile doğrudan çatışmaya girmekten kaçınmasıdır.’ [sayfa 200] Bu bölümde dikkat çeken başlıklardan birisi nükleer karşıtı eylemlerin Avrupa’da ve hatta ABD’de yapılmasıdır. Central Park eylemleri ABD’de yapılan en geniş çaplı eylemdir. ‘Soğuk Savaş, birleşmiş Almanya’nın NATO’da yer almasını SSCB’nin kabul etmesiyle sona erdi.’ [sayfa 222]
Soğuk Savaş
Soğuk SavaşRobert J. McMahon · Dost Kitabevi · 201323 okunma
·
55 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.