Gönderi

1088 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
29 günde okudu
hamiyyet gamz eden bir pâk alın her kimde gördünse, “bu bir câni!” dedin sürdün, ya mahkum eylendin hapse. müvekkel eyleyip câsûsu her vicdana, her hisse, düşürdün milletin en kahraman evlâdını ye’se… ne mel’unsun ki rahmetler okuttun rûh-i iblis’e -“ortalık şöyle fena, böyle müzebzeb işler, ah o yıldız’daki baykuş ölüvermezse eğer, âkıbet çok kötü…” “giden semerciyi, derler, bulur muyuz şimdi? ya böyle kalfa değil, basbayap muallimdi. nasıl da kadrini bilmedik, tuhaf iş: semer değilmiş o rahmetlininki devletmiş.” nasihatim sana: herzeyle iştigâli bırak; adamlığın yolu nerdense, bul da girmeye bak. adam mısın ebeddiyyen cihanda hürsün, gez; yular takıp seni bir kimsecik sürükleyemez. adam değil misin, oğlum: gönüllüsün semere; küfür savurma boyun kestiğin semercilere. “çoktan beridir vardı benim bir derdim: gideyim, zâlimi ikâz edeyim, isterdim. o, bizim câmi uzaktır, gelemez, mani’ ne? giderim ben, diyerek, vardım onun cami’ine. kafes ardında hanımlar gibi saklıydı hamid, koca şevketli! hakîkat bunu etmezdim ümid.¹ belki kırk elli bin askerle sarılmış yıldız; o silahşörler, o al fesli herifler sayısız. neye mâl olmada seyret, herifin bir namazı: sâde altmış bin adam kaldı namazsız en azı! gördüğüm maskaralık gitti de artık zoruma, dedim ki: “bunca zamandır nedir bu gizlenmek? biraz da meydana çıksan da hasbihâl etsek. adam mı, cin mi nesin? yok ne bir gören; ne eden; ya çünkü saklanıyorsun bucak bucak bizden. değil mi saklanıyorsu, demek ki: korkudasın; ya çünkü korkan adamlar, gerek ki saklansın. değil mi korkudasın var kabâhatin mutlak!” -işte gördün ya, hocam, millet için lâzım olan, hoca mandal’daki iman gibi iman. titretirsin yine dünyâyı, emin ol, tir tir; hele sen şark’a o imanda beş on sine gelir. “sen de bir tekmede buldun mu, nihayet, yerini, ne kılıktaysa gelen, hepsi hüviyetlerini, aynı mâhiyette aktarma ederler çabucak. sana her gün sekiz on kerre söverler mutlak. hani dillerde gezen nâmın, o hiçten şerefin? ne de sağlammış, evet, anlasın aptal halefin.” “âh efendim, o ne hayvan, o nasıl merkepti! en hayır-hâhı idik, bizleri hattâ tepti. bu hayâ der, bu edeb der, verir evhâma vücud; bilmez aptal ki değil hiçbiri zâten mevcud. din, vatan, âile, millet, ebediyyet, vicdan, sonra haysiyyet-i zâtiyye, şeref, şöhret, şan, daha bir hayli hurâfâta herîf olmuş esîr. sarmısak beynine etmez ki hakâik te´sîr. böyle ankâ gibi medlûlü yok esmâya kanar; adamın sabn tükenmek değil, esmâsı yanar. kız, kadın hepsi haremlerde bütün gün mahbûs, şu telâkkîye bakın, en kötü vahşet: nâmûs! herifin sofrada şampanyası hâlâ: ayran, bâri yirnıinci asırdan sıkıl artık hayvan! içelim sıhhat-i sâmînize… hay hay içeriz! biz, efendim, senin uğrunda bu candan geçeriz, içelim… durmıyalım… âfiyet olsun… şerefe!.. ” sonra nevbetle, uzun boylu, söverler selefe. halefin farz edelim şimdi öbür mektepten. dalkavuklar yeni bir maske takarlar da hemen, kuşatırlar yine etrâfını âh efendim, o herif yok mu, kızıl kâfırdi: çünkü bir şey tanımaz, her ne desen münkirdi. ne edeb der, ne hayâ der, ne fâzîlet, ne vakar; geyirir leş gibi, mu´tâdı değil istiğfar: aksırır sonra, fütûr etmiyerek burnumuza… yutarız, çare ne, mümkün mü ilişmek domuza savurur balgamı ta alnımızın ortasına, tükürürmüş gibi taşlıktaki tükrük tasına! âhiret fıkri yularmış,yakışırmış eşşeğe; hiç kanar mıymış adam böyle beyinsizce şeye hele ahlâka sanlmak ne demekmiş hâlâ çekilir miymiş, efendim, gece gündüz bu belâ zevki hakmış adamın, başkası hep bâtılmış… çok tuhafmış bunu insanlar için anlamayış!.. ah, efendim, daha söylenmeyecek işler var… çünkü nâmûsa musallattı o azgın canavar. – iyi amma niye sarmıştınız etrâfını hep – hakk-ı devletleri var, arz edelim neydi sebep: tepeden tırnağa her gün donanıp sırsıklam, hani, yuttuksa o tükrükleri, faslam faslam, vatan uğrunda efendim, vatan uğrunda bütün. biz o zilletlere katlanmamış olsaydık dün, memleket yoktu bugün yoktu. iyâzen-billâh… öyle üç balgam için millete kıymak da günah. herif ancak bizi bir parçacık olsun saydı; başıboş kalmaya gelmezdi, eğer kalsaydı, mülkü satmıştı ya düşmanlara, ondan da geçin, yıkmadık âile koymazdı hudâ hakkı için.
Safahat
SafahatMehmet Akif Ersoy · Beyan Yayıncılık · 20076,3bin okunma
·
40 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.