Aytmatov’u yıllar önce Beyaz Gemi ile tanıdım. Yıllar geçmesine ve incecik bir kitap olmasına rağmen bende çok güzel hisler bırakan bir kitaptı. Daha sonra Cemile’yi okudum ama pek iz bırakmadı.
Ve şimdi Toprak Ana...
Sırdaşı, arkadaşı toprak olan bir Tolganay Ana...
Kitap Tolganay Ana ile Toprak Ana’nın dertleşmesiyle başlıyor. O sırada Tolganay Ana yaşadıklarını okuyucuya anlatmaya başlıyor. Büyük bir savaş var ama okuyucu savaşın içinde değil savaşın dışında, sevdiklerini bekleyenlerin yanında yer alıyor. Yazar bu bekleyişi, toprağı, işçisini, açlığı, savaşı o kadar güzel betimlemiş ki; bazen yağan kardan üşüdüm bazen güneşin kavurucu sıcağından terledim bazen ölüm haberi alıp ağladım bazen de belki de bir oğlu geri gelecek diye Tolganay Ana ve Aliman ile umut edip bekledim. Uzun zaman sonra bir hikaye beni böyle içine aldı. Uzun zaman sonra bir kahramanı, Tolganay Ana’yı, bu kadar çok sevdim.
İyi ki denk geldim de okudum seni Toprak Ana.
“-Kara Toprak, sevgili Toprak Ana, hepimizi sinesinde barındıran sensin! Bizlere mutluluk vermeyeceksen neye yarar senin Toprak Ana oluşun? Dünyaya niçin geliyoruz? Biz senin çocuklarınız, bize mutluluk ver, bizi mutlu kıl Toprak Ana!”