Bu yıl okuduğum kitapların 91.si Arundhati Roy'un Küçük Şeylerin Tanrısı adlı 1997 Man Booker ödüllü romanı oldu. Kitap Hindistan'da yayınlandığında geleneklere aykırı düştüğü için büyük tartışmalara yol açmış. Ben okurken kendi kendime sık sık "İyi ki Hindistan'da doğmamışım." dedim. Zaten Hint kültürü her zaman kendimi çok uzak hissettiğim bir kültür olmuştur, kitabı okuyunca hislerimin doğruluğuna bir kez daha inandım. Küçük Şeylerin Tanrısı'nda olaylar Hindistan'da ve 1960'lı yıllarda geçiyor. Varlıklı bir Hindu ailenin kızı Ammu yanlarında çalışan ve toplumun en alt kesimine mensup olan işçi Velutha'ya aşık olur. Her ne kadar olay bu yasak ve imkansız aşk etrafında gelişiyor görünse de, arka planda Hindistan'daki siyasi gelişmeler, sosyo-ekonomik durum, kast sistemi, toplumda kadın ve çocuk olmanın zorlukları, çok dilli ve çok dinli bir kültürde yaşanan toplumsal olaylar ve tabular okurken birer birer karşınıza çıkıyor. Hayat ne yazık ki romanın karakterlerinin pek çoğunu beklenmedik ve dehşet verici bir sona doğru sürüklerken onlar "Her şeyin bir günde değişebileceğini biliyorlardı. Haklı çıktılar." Kitap bol karakterli, bol tasvirli, şiirsel bir dile sahip ve bilinç akışı tekniği kullanılarak yazılmış. Olaylar kronolojik bir sırayla anlatılmadığından başlarda kitapla bağ kurmak biraz zor oluyor.Aşina olmadığımız Hint isimlerinden dolayı karakterlerin cinsiyetlerini ayırmak kim kimdi diye anlamak da alışana kadar beni ayrı bir zorladı. Farklı kültürlerin edebiyatlarından kitaplar okumak, dünyaya farklı pencerelerden bakmak okumanın en güzel yanı olsa gerek. Bol okumalı gunleriniz olsun.

Küçük Şeylerin TanrısıArundhati Roy · Can Yayınları · 20191,213 okunma

··

552 views

Bu yorum görüntülenemiyor

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Filiz