Hem öykü kitabı, hem de Sabahattin Ali...
Benim için mükemmel karışım...
Bir çok kere öykü kitapları okumayı, bana tek kitapta onlarca duygu yaşattığı için çok sevdiğimi belirtmişimdir. Sabahattin Ali kalemine olan sevgimi de söylemeye gerek yok sanırım. Öyle ki yazar beni ilk öyküde sarstıysa son öyküde de duvara çarptı. Aralarda da nasıl duygu değişimleri yaşadım tahmin edin.
Normalde yazardan bile olsa önsöz, sonsöz, arka kapak okumayı tercih etmiyorum. Ama bu kitapta yazar notunu okudum çünkü öykü kitabında, spoiler verme ya da büyüyü bozma gibi bir durum olmaz diye düşündüm. Yazar önsözünde Sevgili Ali okurdan özür diliyor. Çünkü bir kaç öyküsünü çocuk denecek yaşta yazdığını ve hiç beğenmediğini belirtiyor. Ve bence kendine çok haksızlık ediyor. Tamam bazıları 'çok çok güzelken' bazıları 'güzel'di. Ama asla kötü değil. Bir de özellikle yürek parçalayan bazıları vardı ki, onların bir kaçının Osmanlı dönemini anlattığını not düşmüş.
Öykülerin içeriğine değinirsek; çok kederli hikâyelerle bezeli. Çoğunluğu ölümle biten ama hep kaybedileni anlatan öyküler. Tabii bu da çok üzücü, yaralayıcı, yazan da Sabahattin Ali olunca iç oyucu...
Ben beğenerek okudum. Yazarın kalemini ve öykü sevenlere şiddetle tavsiyemdir efendim.