Gönderi

Seven kıskanır
Roberto kıskançlığın, olan, olmayan ya da asla olmayacak şeylere göre biçim kazanmadığını; hayal edilen bir rahatsızlıktan gerçek bir acı çıkaran bir aktarım olduğunu; kıskanç kişinin, tıpkı hasta olma korkusu yüzünden hastalanan hastalık hastasına benzediğini biliyordu. Sonra, aman ha, diyordu kendisine, seni Öteki Kadını Öteki Erkekle bir arada düşünmeye zorlayan bu acı verici palavraya kapılma; üstelik hiçbir şey yalnızlık kadar kuşkuyu körüklemez ve hiçbir şey hayal kurmak kadar kuşkuyu kesinliğe dönüştürmez. Ama, diye ekliyordu, sevmezlik edemediğime göre kıskanmazlık edemem, kıskanmazlık edemediğime göre de hayal kurmazlık edemem. Gerçekten de, kıskançlık tüm öteki korkular arasında en nankör olanıdır: Ölümden korkuyorsan eğer, aksine uzun bir ömür süreceğini ya da bir yolculuk sırasında ebedi gençlik kaynağını bulacağını düşünerek kendini rahatlatırsın; yoksulsan, bir define bulacağını düşünerek avunabilirsin; korkulan her şey için bizi teşvik eden onun karşıtı bir umut vardır. Sevilen kadını yokluğunda sevmek böyle değildir: Ateş için rüzgâr neyse, yokluk da aşk için odur: Küçüğünü söndürür, büyüğünü alevlendirir. Kıskançlık yoğun aşktan doğuyorsa, sevdiği kadın için kıskançlık duymayan âşık değildir ya da öylesine seviyor demektir; öyle ya, aşklarının söneceğinden korkarak, onu her ne pahasına olursa olsun kıskançlık nedenleri bularak besleyen âşıkları bilirsiniz. Şu halde kıskanç kişi (sevdiği kadının iffetli ve sadık olmasını istemekle birlikte), onu ancak kıskanılmaya layık, dolayısıyla ihanetten suçlu olarak düşünmeyi ister, onu başka türlü düşünebilmesi de olanaksızdır zaten, böylece var olan acı içinde var olmayan aşkın zevkini alevlendirir. Bunun bir nedeni de şudur: Uzaktaki sevdiğin kadına sahip olduğunu düşünmen -bunun doğru olmadığını gayet iyi bilerek- onunla, onun sıcaklığıyla, yüzündeki allarla, onun kokusuyla ilgili düşünceyi, bir Başkasının bu armağanların zevkini çıkarmakta olduğunu düşünmek kadar canlı kılamaz: Kendi yokluğundan eminsen de, o düşmanın varlığından, emin değilsen bile, en azından zorunlu olarak emin olmama durumunda değilsin. Ancak bir başkasının ilişkisinin gerçeğe uygun olarak zihninde canlanması yoluyla kıskanç kimse sevgi ilişkisini tasavvur edebilir; bu başkasının ilişkisi, kuşku götürmez olmasa bile, en azından mümkündür, oysa kendi aşkı olanaksızdır. Dolayısıyla, kıskanç kişinin korktuğu şeyin tersini tasavvur etmeye ne yetisi ne istenci vardır, aksine kendi acısını büyütmeksizin ve kendisinin dışında kaldığı büyütülmüş zevk yüzünden acı çekmeksizin zevk alamaz. Aşkın zevkleri, mutlulukla ıstırabın buluştuğu, yokluğunu hissettiren acılardır; aşk ise iradi bir çılgınlık, cehennemsi cennet ve semavi cehennemdir -uzun sözün kısası, şiddetle arzulanan karşıtlıkların uyumudur, acılı gülüş, dağılıveren elmastır.
··
4 views
Mir'at-ı Cünun okurunun profil resmi
Hayatım boyunca
Jean-Paul Sartre
Jean-Paul Sartre
ve
Simone de Beauvoir
Simone de Beauvoir
tarzı aşkları anlayamadım.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.