Öncelikle yazar sayın Uğur Batı yı tebrik ediyorum şahsına münhasır bir eseri edebiyatımıza kazandırdığı için. Zaten kendisi kelimelerle nasıl bir oyun oynadığını kitabın yazar tanıtım sayfasından başlayarak bize göstermiş. Kitap hakkındaki görüşüme gelecek olursak ben kitabı görür görmez özellikle adından başlayarak umutlandım beklentilerim büyüdü de büyüdü. Hata bende yanlız çünkü ben başlı başına bir roman tek öykü olarak düşündüm ilk orada bir hüsranı uğradım ki buda eserden yana değil benim beklentilerimden dolayı oldu. Sonrasında okumaya başladım lakin ilk 62 sayfa bitene kadar bende bittim; çok ağdalı bir dille anlatılan, yok Amr bin azraa böyle, yok amr bin, yok amr, yok azraa kitap, yok azraa sayfa, yanlış anlaşılmasın ama gına geldi desem yeridir hatta bi an yok ben okuyamayacağım bırakayım kalsın dediğim bile oldu. Neyse ki azimliyimdir de bırakmadım yazara güvendim iyi ki de güvenmişim.62 den 95. sayfaya kadar olaylar biraz daha hareket ve beklediğim gizem fantazya öğesini kazandı ve sonrasında ki sayfalarda, korku öğeleri de eklenince of ki ne of diyeyim harika oldu. Zaten tarihi hep seven ben bir de yerel korku ve fantastik öğelerinde tadını alınca elindem düşürmeden okudum. Birde dikkatimi çeken tıpkı gerçek Grimm Kardeşler öyküleri gibiydi nerdeyse sonu iyi biten hikaye yok gibi. Hatta şöyle bir de enteresan olay oldu kısa süreli bir iş için gittiğim Çorum da merkezde bulunan Ulu Cami avlusunda ağaçların altındaki bankta 3 saat oturup okudum. O sırada okuduğum son kısım sayfa 261 Sultan Murad Han-ı Rabi ile ilgili olan kıssa idi. Kıssa bitip camii avlusundan çıkarken bir dikkat ettim ki caminin ismi "Muradi Rabi Ulu Camisi"ymiş.

Azraa-eel MenkıbeleriUğur Batı · Everest Yayınları · 201637 okunma

·

37 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Bozok Han