Gönderi

208 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
DÜNDAR TAŞER'İN BÜYÜK TÜRKİYESİ OSMANLI DEVLET ANLAYIŞI | Değerlendirme
"Kürsülerden seslenirken yalancı beyler, Asıl beyler yücelerden fermanlar eyler!" dizesiyle başlamak istiyorum. Dündar Taşer'in yanında bulunamadığım, onu tanıyamadığım için üzülen şahsım adına bu eseri okumak, biyografi kitabı okumak değil de, O'nu tanımak ve bundan gurur duymak demekti aslında. Günümüzde karşılaştığımız içi boş koltuğu kabarık bey(!)lerden gına gelmişken, 208 sayfa Dündar Taşer ilaç gibi geldi bana. Ani vefatından sonra, vefalı dostu Ziya Nur Aksun, ölümünden sonra Dündar Taşer’in fikirlerini derleyerek tek bir kitap halinde bizlere sağlıklı bir şekilde ulaşmasını sağlamıştır. Bir insanın her sözü insana ders veren, millete yön veren nitelikte olur mu, oluyormuş... Aynı davaya gönül vermekten, onların açtığı yolda ilerlemekten bir kez daha kıvanç duydum. İyiki dedim, iyiki vatana sevdalı, Türk diyince içi titreyen ve bu uğurda hayatını feda eden bu yiğit adamların ülküsü hayatıma yön veriyor. Övgüyle bitiremeyeceğim evet... Okudukça altını çizdiğim cümleleri görseniz siz de hak verirdiniz. Fakat çok uzun yazıların sosyal medyada okunmadığını düşündüğüm için çoğunu yazmayacağım. ----------------------------------------------------------------- Gelin kitaptan birkaç kesit okuyalım; O, Üç Hilâl'li bayrak için:" Atalarımızın haşmeti idi; torunlarımızın azameti olacaktır" diyordu. Halkımızın millî bir oluşa, yüksek bir ideale ve birliğe davet ediyordu. "Kendine dön, kendi büyük idealine, cihan kadar geniş devlet anlayışına, millî görüşüne sarıl." diyordu. Onu belirtileri şimdiden görülmeye başlayan, milletimizde hasret çekilen büyük oluşun ve toparlanmanın en aziz müjdecilerinden biri olarak görüyorum. Onun deyişiyle; "140 yıldır (1974 itibariyle) mecrasından çıkmış su misali, çamurlara bulanan Türk Milleti ve Türk Medeniyeti, tarihî yatağına girecek ve elbette engin denizlere erecektir." Bu büyük oluşum gerçekleşince de o, en büyük millî fikir ve hareket adamlarından biri olarak saygıyla anılacak ve seçkin konumuna kavuşacaktır. --------------------------------------------------------------- Kıbrıs Meselesi Hakkında Rumlar her yerde yaptığı gibi, iki cemaat arasındaki nefretten faydalandı. "O zamanki Türk devlet adamlarının görüşünü, iki noktada toplayabiliriz." "Bunlardan birinci grup, 'Bizim hudutlarımız Misâk-ı Millî ile sınırlandırılmıştır; bunun dışında gözümüz yoktur. Yurtta sulh, cihanda sulh ilkelerine uymaktayız, bu sebeple bizim Kıbrıs diye bir meselemiz yoktur.' demekteydiler. Bu anlayış Hemen hemen baskın görüş halindeydi." "Buna karşılık başka bir grup: 'Siyasî sınırlar, imkanlarla ideallerin bileşkesidir. Dün Hatay için meydana gelen, bugün Kıbrıs için söz konusudur. Türkiye Türkler'in devletidir; imkanları ölçüsünde her yerdeki Türk'ün haklarını korur.' teziydi." ------------------------------------------------------------- Bugün hainlerin kandırdığı gençlerin bir kısmı hangi sebeplerle sosyalizmi istiyorsa, dün onlar kadar samimi kimseler liberalizmi istiyorlardı. Bugün demokrasinin yeter olduğunu sananlar gibi, dün de Tanzimatı yeter sayanlar vardı. Velhasıl bir buçuk asırdır kandaki mikrobun deride açtığı yarayı tedavi ile uğraşıyoruz! ------------------------------------------------------------- Bir gün jiple giderken, yakınlardaki bir Türkmen köyünden yolumuzu kestiler. "Efendi, seni göndermeyiz" dediler. Hemen hazırlık yaparak, bize bir koyun kestiler. Onlar, eti gayet çabuk pişirirler. Orda yaşlı bir Türkmen arfe'si vardı. Onlarda arfe diye, adet ve an'anelerini iyi bilene ve bir nev'i kadılık yapana derler. Bana önce: "Türk'ün cihangir olacağına imanın var mı?" diye sordu. "Elbette var" dedim. "Şu uşaklar buna inanmıyorlar" diye, birkaç yeni yetişme ve okumakta olan genci gösterdi. Sonra da "Bunun kitab'da da yeri vardır; inanmayan kâfir olur ha" dedi. Bu sözü sonradan tetkik ettim. Bazı müfessirlerin, Sure-i Maide'deki bir ayeti kastederek: "Allah'ın sevdiği kavmin, Türkler olduğunu" söylediklerini anladım. Bu ayetin meali: "Ey mü'minler! Sizden, dininden dönenlerin yerine Allah yakında bir kavim getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler. Onlar mü'minlere karşı mütevazı ve mütezellil, kâfirlere karşı ise şiddetli ve izzetlidirler. Allah yolunda cihad ederler ve kimsenin levminden korkmazlar" şeklindedir. Hakikaten bu tavsif, Türk'ün ve Osmanlının tarih içindeki vazifesine uygun gelmektedir. ---------------------------------------------------------------- "Benim bir kumandanım vardı. Çok iyi ve sevimli bir albaydı. Bir gün, Türkmen çadırlarından onu da davet etmişler. Hemen bir koyun kesip pişirmişler. Türkmen adetinde büyük ve hatırlı misafire baş ve kuyruk ikram edilir ve bu 'baştan ayağa kadar bütün varlığımla hizmetinize hazırım' demektir. Bizim albay, tabii aldığı terbiye gereği, medeniyet havârisi. -Bu nedir? Böyle şey olur mu? Bana tabak getirin, bu yağlı kuyruğu da kaldırın, etten bir parça koyup getirin. demiş Bizim Türkmenler kızmışsa da bir şey dememişler ve söyleneni yapmışlar. Albay tabaktaki yemeği yedikten sonra: -Yemek böyle yenir. Niçin tabak kullanmıyorsunuz? Hep bir arada yemek doğru değildir, diye mikroptan falan bahsetmiş. Aşiret Reisi; -Efendi, biz seni tanımayız. Dündar Bey bizdendir, ona hürmet ederiz. Sen de onun kumandanısın diye hürmette bulunduk. Biz yemeği beraber yeriz. Köpeklere ise ayrı kaplarda yemek veririz. Onlar kemik için hırlaşırlar ve kavga ederler. İnsanlar öyle değildir... "
Dündar Taşer'in Büyük Türkiyesi
Dündar Taşer'in Büyük TürkiyesiZiya Nur Aksun · Ötüken Neşriyat · 2018266 okunma
·
29 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.