Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

246 syf.
5/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Avram Galanti; gazeteci, profesör (1915-1933 yılları arasında Darülfünun'da eğitimci), milletvekili (1943-1946 Niğde’den) ve araştırmacı-tarihçi kimliğiyle Osmanlı Devletine ve Türkiye Cumhuriyeti’ne önemli katkılarda bulunmuş bir şahsiyet imiş. . Avram Galanti’ye yakınlığı olan Yusuf Habib Gerez; onun genç yaşta nişanlandığını, ancak çalışmalarının aksadığını görünce nişanı bozmaya karar verdiğini anlattığını ve “Çalışma hayatı beni mutlu ediyor. Azizim Gerez, kim ne derse desin sen yoluna devam et, kimseden de takdir bekleme, çalışmalarını baltalamak isteyenlere aldırma. Bu çetrefil yolda durmadan ilerle. Bu dünya ölümlü, geriye kalan eserler, bizleri ancak yarınlara ulaştırır.” dediğini bizlere aktarmış. . Kitaba gelecek olursam, çok fazla eskimiş Arapça ve Osmanlıca kelime var. Bazılarının yanlarına günümüz Türkçesi karşılığı da konulmuş. Bazen kafa karıştırsa da, yazılanları anlamanıza engel olmuyor. . Bu kitaptan da öğrendiğim çok farklı bilgiler oldu. Değişik konulara temas etmiş. Farklı bir anlatım dili var. . Yazar, yabancı dilde eğitime karşı çıkanların öncüsü ve inceleme yazılarında da Türkçe’nin ve dilin önemine farklı açılardan değerlendirmeler yaparak değiniyor. Musevilerin Türkleşmesi ve Türkçe konuşması gerektiğini savunuyor. Birlik ve beraberlik ruhuyla aynı duyguları paylaşabilmenin yegane yolunun dil birliği olduğundan bahsediyor. Bir dil ile aynı zamanda kültürel değerlerinde öğretildiği, mesela Fransızca öğretilen bir okulda yetişenlerde Fransız hayranlığı oluşacağını anlatıyor. . Avrupa devletlerini; Asya ve Afrika’ya medeniyet getirdiğini iddia eden fakat yalancı, ahlaksız, düzenbaz, para kazanmak için her şeyi yapabilecek karakterde oldukları yönünden ciddi eleştirileri ve değerlendirmeleri var. . Emperyal güçlerin amacı ve yöntemleri 100 yıl öncesinde de aynı veya benzer olduğunu anlıyorum. 100 yıl öncesinde Osmanlı Devletinin toprağı olan Mısır, İngiltere ve çıkar ortağı Fransa ve başka Avrupa devletlerinin güç sahasına geçtiğinde, para kazanma amaçlarını tatbik edebilmek için yalanlarla dolu aldatmaca taktikleri uyguladıkları: basın ve yayın kuruluşları aracılığıyla “biz size MEDENİYETİ getirdik” naraları ve ellerinden gelse alfabeyi ortadan kaldırmak, yerli halkı (Mısır’lıyı) Avrupa vatandaşı karşısında her türlü haksız ve suçlu görmek! Eğitimsiz cahil birbirini anlayamayan ve devlet millet şuurundan uzaklaşmış sömürülen bir toplum yaratmak... Günümüzde de “Biz DEMOKRASİ getiriyoruz” diyenler çok mu farklı?.. . Öğrendiğim farklı bir konu da, salı günü hurafesi hakkında. Aslında Rumlar, salı gününü, Türklerin İstanbul’u fethettiği gün olduğu için matem günü olarak sayıyorlarmış. Türklere de bu salı gününün sallandığı ve uğursuz olduğu şeklinde yanlış bir inanç olarak geçmiş. Halbuki, Türkler için bir bayram günü olduğunu anlatıyor. . İyi okumalar dilerim.
Türklük İncelemeleri
Türklük İncelemeleriAbraham Galante · Yeditepe Yayınevi · 20057 okunma
·
21 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.