Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

224 syf.
8/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Savaş en çok çocukları etkiler. Çünkü büyükler savaş ve savaşın bıraktıklarını hayatlarının geri kalanında hissederken, çocuklar tüm hayatlarında hissedecektir. Janek, Alman işgali altındaki bir Polonya şehrinde yaşayan 14 yaşında bir çocuk. Annesi ve babası, belki de savaşın etkilerini azaltmak için ama çokça da savaştan sonra da hayatta kalabilsin diye Janek'i evlerinden uzakta, ormanda bir sığınakta tutarlar. Babası her gün sığınağa gelip oğlunu yoklar. Sonra bir gün gelmez. Janek de babasının sözünü dinleyip işgal altındaki şehirdeki evlerine değil ormanın içindeki isyancılara sığınır. Almanların Rusya içlerine girip Stalingrad'a dayandığı kışı, ormandaki isyancılarla birlikte geçiririz biz de Janek'le birlikte. Kitap, özünde Polonya'da Alman işgali altındaki o şehri ve insanları anlatırken aslında tüm Avrupa'daki Alman işgalinden bahseder. Aynı ormandaki bir avuç isyancıya değinirken aslında tüm Alman işgali altındaki ülkelerdeki özgürlük mücadelesi veren isyancılara değindiği gibi. Stalingrad savunması, sadece Polonya'daki o ormanın karlarının altında bekleyen bir umut değil tüm Avrupa için bir umuttur çünkü. Savaş kitaplarından uzak durmayı tercih eden benim için, belki de kitabı sevmeme sebep olan şeydir kitabın içinde barındırdığı umut. Her türlü işgal zorluğu çekilirken Janek'in müzik tutkusu,  Dobranski'nin öyküleri, Janek ve Zosia'nın(o tüm yaşadıklarına rağmen) gelecek planları, aslında savaş sonrası barış ve huzur içindeki Avrupa'ya duyulan özlem değil midir? Bombalar patlasa da, insanlar ölse de, açlık, sefalet, tecavüzler olsa da gelecek umudu değil midir insanı her şeye rağmen ayakta tutan? Belki de bu umudu bu kadar iyi yansıttığından, Sartre en iyi direniş romanı demiştir bu kitap için, kimbilir. Biriki kelime de Romain Gary için edeyim. 2. Dünya Savaşı'nda pilotluk yapmış, diplomat, senarist, yönetmen, yani çok yönlü biri. Ama bundan daha ötesi var ilgimi çeken. Emile Ajar takma adını kullandığını biliyordum ama neden böyle bir şey yaptığını bilmiyordum. (Hatta iki takma ad daha kullandığını öğrendim)  Romain Gary 1956 yılında Fransa'da ödül alan yazara bir daha verilmeyen Goncourt Ödülü'nü kazanır. Ödülden sonraki yıllarda eleştirmenler tarafından çok ağır eleştirilir kendini tekrarlıyor diye. 1975 yılında Emile Ajar bu ödüle layık görülür. Ama hiç kimse bu kişinin Romain Gary olduğunu bilmez. Ta ki, intihar mektubuna kadar: "Çok eğlendim, teşekkür ederim.". Böyle azimli, kendini bilen insanlara hayranım. Bakmayın intihar etmesine, onda bile bir "kendini bilmek" var aslında. Kitap tabii ki tavsiyemdir. Sırada Kral Solomon'un Bunalımı var. İyi ki almışım. Kitapla kalın. Sağlıcakla.
Polonya'da Bir Kuş Var
Polonya'da Bir Kuş VarRomain Gary (Emile Ajar) · Can Yayınları · 1992253 okunma
·
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.