Gönderi

180 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Evrim, Gen, Organizma ve Çevre... Buyrun bakalım :)
Lewontin’den kısaca bahsetmek gerekirse, 1929 yılında New York’ta doğdu. Harvard Üniversitesi başta olmak üzere çeşitli üniversite ve akademilerde görev yaptı ve yapmaya devam ediyor. Çalıştığı alanlar ise evrimsel biyoloji, genetik ve popülasyon genetiği olarak biliniyor. Elimizdeki bu kitap dört ana başlıktan oluşuyor. İlk üç bölüm konferanslar şeklinde Milano’da sunulmuştur, son bölüm ise daha sonradan eklenmiş ve kitap metni ortaya çıkmıştır. 1. Gen ve Organizma: Tartışmaya mecaz kullanmadan bilim yapılamayacağını ifade ederek başlayan Lewontin daha sonra Descartes’in makine mecazını örnek göstererek başlıyor. Bu noktada yazarımızın ilk eleştirisi, mecazların gerçekliğin bir noktasını yakalamak konusunda bize yardımcı olduğunu kabul ederken, diğer yandan bunların mecaz olduğunu unutursak bundan sonra elimizdeki gerçekleri de mecaza uydurmaya çalışırız ve uymayan birçok noktayı görmezden geliriz. Örneğin, insanı makineye benzetirken bir noktadan sonra bunun bir benzetme olduğunu unuturuz ve insana dair her şeyi bir makine sistemine uydurmaya çalışırız. Daha sonra preformasyonist ve epigenetik kuramlara değinen yazar, gen ve organizma arasındaki ilişkiyi açıklarken günümüzde artık epigenetik kuramın kabul edildiğini düşünsek bile, aslında zaferin preformasyonist kurama ait olduğunu ifade ediyor. Preformasyonist görüş insan bedeninin sperm içerisinde minyatür halde varolduğunu ve yumurtadan aldığı besinle gelişerek bebek şekline geldiğini iddia ediyordu. Günümüzde ise organizmayı oluşturan bilginin ve gerekli mekanizmaların gen içerisinde zaten bulunduğunu ifade eden düşünce ile preformasyonist düşünce arasındaki paralelliğe dikkat çekiyor. İlerleyen kısımlarda ise fenotip ve genotip arasındaki ilişkinin bu şekilde olmadığını, organizmayı oluşturan bilginin kendi başına ne gen içerisinde ne de çevresel koşullarda saklı olmadığını ifade ediyor. Çevresel koşulları ve genleri denetim altına alsak dahi organizmayı belirleyemeyiz. Bu süreç hem rastgele hem de belirsiz bir sonuca giden “gelişimsel gürültü” olarak adlandırılır. 2. Organizma ve Çevre Bu bölüme biyolojik çevrenin tanımını yaparak başlıyoruz ve fiziksel çevreden farklı olduğuna dikkat çekiyoruz. Bir organizmanın çevresi onun doğrudan etkileşim içerisinde olduğu çevredir. Bu bölümde Lewontin’in işaret ettiği bir başka mecaz ise adaptasyon mecazı. Adaptasyon yaklaşımı evrimi anlamaya çalışırken bilime çok fazla katkıda bulundu ancak bugün geldiğimiz noktada ilerlemeyi tıkamış bulunuyor. Mecazın peşine takılan bilim insanları organizmanın bütün yapılarına bir görev biçmeye çalışıyor ancak gerçekte herhangi bir işlevi olmayan yapılar da var ve bunlar görmezden geliniyor. Lewontin’in şiddetle karşı çıktığı bir başka şey ise çevrenin organizmadan katı bir şekilde ayrılması ve her zaman sorun çıkarıyormuş gibi açıklanması. Organizmaya sürekli çevreye adapte olmaya çalışan ve daha iyi adapte olanın neslini devam ettirdiği bir yapı olarak açıklandığı zaman eksik yorumlanmış olur. Çünkü her bir organizma aynı zamanda çevresini sürekli değiştirir. Bu bir yapım-yıkım, üretim-tüketim, sürekli inşa sürecidir. Bu açıdan bakıldığında adaptasyon mecazı boşa çıkarılmış olur çünkü çevresi ile uyum içinde yaşayan organizmanın gelecek kuşak temsilcileri farklı bir çevrede yaşamaya çalışır. Son olarak eğer çevre sürekli sorun çıkaran bir olgu olsaydı ve organizmalar buna uyum sağlayarak yaşamına devam etseydi türlerin ömürleri giderek uzardı ancak elimizdeki veriler böyle bir şeyin olmadığını gösteriyor. Bu fikirleri benimsemenin bazı politik sonuçları olacağını ifade etmek gerekir. Zira “Çevreyi koruyalım!” ve “Yok Oluşları Durduralım!” gibi sloganların gerçeklikle uyuşmadığını, çevrenin korunmak için var olmadığını ve bugüne kadar dünyamızdaki türlerin %99.99’unun zaten yok olduğunu ifade etmek gerekir. Lewontin’e göre yapabileceğimiz şeyler yok oluş sürecini yavaşlatmak ve çevresel değişimin yönünü lehimize çevirmek olabilir. 3. Parçalar ve Bütünler, Nedenler ve Sonuçlar Başlıktan da anlayabileceğimiz üzere Lewontin, bu bölümde iki temel konu üzerinde düşünce ve eleştirilerini ifade ediyor. Bu bölümde karşımıza çıkan saat mecazı ile başlayalım. Lewontin, organizmanın bir saate benzetilemeyeceğini, parçalara ayrılarak değerlendirilemeyeceğini söylüyor. Bunun nedenleri, ilk olarak organizmada bir işlevi birden çok organ-yapı yapar, ikinci olarak ise bir tane organ-yapı’nın görev aldığı birden çok işlev vardır. Organizma heterojendir ve bütün olarak değerlendirilmelidir. Lewontin’in bir diğer eleştirisi ise her şeye bir neden arayan yaklaşımların doğru olmadığı yönünde. Evrimsel süreç belirsizdir yani önceden belirlenmiş, tahmin edilebilir bir sona doğru gitmez. Aynı zamanda rastgeledir. Bugün içinde bulunduğumuz dünya sonsuz olasılık uzayından sadece bir tanesidir. Artık geldiğimiz noktada gen-organizma-çevre arasında karşılık neden-sonuç ilişkilerinden oluşan birbirini inşa etme, değiştirme ve yıkma süreci olduğunu anlıyoruz. Eğer bu döngü işlemez hale gelirse evrimsel süreç ortadan kalkar ve canlılar alemi yok olur. Ayrıca nedenler ile aracı durumları birbirine karıştırmamak gerekir. Özellikle Tıp alanında ölüme yaklaşım konusunda bu durumla karşılaşırız. Bilim insanları kanser vb. hastalıkları önleyerek veya tedavi ederek ölüme çözüm üretmeyi hedeflerler. Ancak bunlar ölüm durumunu açığa çıkaran aracı durumlardır. Bu hastalıkları yensek dahi ölümü engelleyemeyiz. Kitabın dördüncü ve son kısmı olan “Biyoloji Araştırmalarında Tutulacak Yönler” bölümünü de bu kısımda ele alacağız. İlk üç bölümde gördüğümüz üzere Lewontin, bilimde mecazlar kullanmanın faydası olduğunu kabul ediyor ancak mecazların peşine fazla düşüldüğü takdirde ortaya çıkan yanlış yaklaşımları eleştiriyor ve düzeltiyor. Bu noktada özellikle katı indirgemecilik yapmak bilimsel anlamda biyolojinin yolunu tıkıyor. Bugün biyolojide ortaya atılan yeni teorilerin kritiğini yapan Lewontin, soruları yanlış sorduğumuzu ve cevapları da yanlış yerde aradığımızı ifade ediyor. Lewontin’e göre biyoloji biliminin yeni bulgular ve teoriler üretmeye değil, eldeki verilere somut ve objektif bir şekilde yaklaşması gerekir.
Üçlü Sarmal
Üçlü SarmalR. C. Lewontin · Say Yayınları · 201373 okunma
·
105 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.