1914'ten 1 950'ye kadar uzanan otuz yedi yıllık "tiyatrocular" ve "geçiş çağı"nda Türk sineması, sinema dilinden yoksun olarak yaşamıştı. Kullandığı dil, sinema dili şöyle dursun hatta sinemalaştırılmış bir tiyatro dili bile değil tiyatrolaştırılmış bir sinema diliydi. Bu dil, en ileri olduğu sırada bile "sinema-tiyatro" olmaktan öteye geçememişti. Ancak 1950'den sonraki "sinemacılar" çağı içindedir ki , sinema terimleriyle düşünmek, sinema diliyle anlatmak çabaları başlamış, bunun ilk örneklerini verilmişti.