Bize "Siz ne iş yapar ne vazife görürsünüz?" diye soranlara; "Bizim vazifemiz karakter yapmaktır, şahsiyet yapmaktır.." diye cevap vermede saadet buluruz..
Yazıma bu sözler ile başlamak istiyorum ki bu sözler İslam Medeniyetinde ki maarif konusunun temelini oluşturduğunu düşünüyorum. Eğitim bir milletin mihenk taşı ve olmazsa olmazıdır. Bu sayede milletler "Muasır" dediğimiz mertebeye ulaşabilir. Bizimde "milli mekteplerimiz" medreselerimizdi ancak milletin ruhunu takip etmediği için ne yazık ki enkaz altında kaldı.. Peki enkaz altında kalmadan önceki maarifimiz nasıldı?
Her şeyden önce İnsan diyen bir maarife sahiptik. Tohum ne kadar kaliteli olursa üründe o kadar güzel olacaktır. Tohumu nereye çekersen orada filizlenip yeşerecektir. Lağım suyu ile beslenen tohumda filizlenir elbet.. yağmur suyu, kar suyu ile beslenen tohumda filizlenir. Biz tohumu en güzel su olan "ahlak ve maneviyat" suyu ile besledik ve gelen nesil buna göre filizlendi. Bir fikir çilesine sahip olup bir davayı benimsedi, bu fikir ile yetişenler önce insan sonra nizam diyerek atasına hocasına saygılı, yapması gereken görevleri bilen ve her şeyden önce Allah'a karşı sorumluluklarını ihmal etmemeye önem gösteren kişiler oldular.
Bu tohumu eken yegâne kişi ise muallimlerdir. Onların işi talebelerin yalnız zekalarını işlemekten ibaret değildir. Aynı zamanda kalplerini yoğurmaktır. Çünkü eğitimin temelini saygı ve sevgi oluşturur. Ve muallimler "ruhlar sanatkârıdır."
Ancak batının manevi yapısı çökmüş ve ahlaki değerlerden tamamen soyutlanmış gibidir. Batı'da teknik yani makinalaşma hareketi ağır basmış ve ahlak esir alınmıştır.
Bizimle onlar arasındaki temel farkta budur.
Batı genel olarak kurtuluşu madde de aramakta iken, biz maneviyatta, ruhta ve ahlakta aramaktayız.
Ne yazık ki batıya meyledişimiz son sürat devam ediyor. Kimsenin kölesi olmuyoruz belki ama "makinanın kölesi" olmak için çılgınca bir yarışa giriyoruz. Kanaatkar değiliz tamahkârız.
Ruhların işgali ile milletin istikbaline darbe yapıldığını fark edemiyoruz.
Türk Milletinin öze dönenmesi gerekir. Neden Sinan gibi mimarlar çıkaramıyoruz? Neden Akiflerin peşinden gelecek gençler yetişmiyor? Esasen problemi de çözümü de içimizde aramak gerekiyor. Çözümü Amerika’nın değil Fatih’in Alparslan’ın devlet anlayışından almamız gerekiyor.
Dinde, dilde ve sanatta toparlanmak ve bunları yok olmaktan kurtarmak için milli maarifi kucaklamalıyız. Bu maarifte ilkokuldan üniversiteye kadar bin yıllık millet iradesi ve bindörtyüz yıllık millet karakteri yaşattığımız takdirde bağımsız bir maarife sahip olabiliriz.
Şamil yılmaz
··
32 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.