Evvelâ rıza-yı İlahî ve iltifat-ı Rahmanî ve
kabul-ü Rabbanî öyle bir makamdır ki;
insanların teveccühü ve istihsanı,
ona nisbeten bir zerre hükmündedir.
Eğer teveccüh-ü rahmet varsa, yeter.
İnsanların teveccühü; o teveccüh-ü rahmetin in'ikası ve gölgesi olmak cihetiyle makbuldür,
yoksa arzu edilecek bir şey değildir..
çünki kabir kapısında söner, beş para etmez!