Gönderi

G.A.: Adamın biri kasabaya 3 mil uzaklıkta yaşıyor. Ayaz, çok kar yağıyor ve gece yarısı. Adam tam at arabasına binecekken saçları ağarmış ve perişan kılıklı yaşlı bir kadın, sefaletin acıklı bir resmi, cılız elini uzatıyor, kendisini açlıktan ve ölümden kurtarması için yalvarıyor. Adam cebinde sadece bir çeyreklik olduğunu hatırlıyor fakat tereddüt etmiyor. Parayı kadına veriyor ve fırtınanın içinden geçerek evine zar zor yürüyerek gidiyor. İşte asil ve güzel bir davranış; zerafeti hiçbir leke kusur yada menfaat tarafından gölgelenmemiş. Y.A: Bunu sana düşündüren nedir? G.A.: Ah başka nasıl düşünebilirim ki? Bu olaya başka bir açıdan bakma yolunun olduğunu mu hayal ediyorsun? Y.A.: Kendini o adamın yerine koyar ve bana onun ne hissettiğini ve ne düşündüğünü söyler misin? G.A.: Kolaylıkla. O acı çeken yaşlı yüzün görüntüsü, adamın cömert yüreğine keskin bir acı ile işledi. Bu kadarına katlanamazdı. Fırtınada yürüyeceği 3 millik mesafeye dayanabilirdi, fakat o zavallı yaşlı yaratığa sırtını dönüp onu ölüme terk edecek olsa çekmiş olacağı vicdan azabına dayanamazdı. Onu düşünmekten gözüne uyku girmezdi. Y.A.: Evine doğru yol alırken ruh hali nasıldı? G.A.: Yalnızca özveride bulunan kişilerin bildiği bir sevinç haliydi. Yüreği şakıyordu, fırtınanın farkında değildi. Y.A.: İyi hissediyor muydu? G.A.: Bundan şüphe edilemez. Y.A.: Pekala. Hadi şimdi ayrıntıları ekleyelim ve adamın 25 sent karşılığında ne kazandığını görelim. Bu yatırımı yapmasının gerçek sebebini bulmaya çalışalım. İlk olarak adam ızdırap çeken yaşlı yüzün ona verdiği acıya katlanamadı. Yani kendi acısını düşünüyordu bu İYİ adam. Bu acıya bir merhem satın almak zorundaydı. Eğer yaşlı kadının yardımına koşmasaydı, adamın vicdanı ona yol boyunca azap çektirecekti. Yine kendi acısını düşünüyordu. Vicdanı için rahatlık satın almak zorundaydı. Eğer yaşlı kadını rahatlatmasaydı, adamın gözüne uyku girmeyecekti. Biraz uyku satın almak zorundaydı. Görüyorsun ya yine KENDİSİNİ düşünüyordu. Dolayısıyla toparlayacak olursak, adam kendisine yüreğindeki keskin bir acıdan kurtuluş satın aldı, onu bekleyen bir vicdan azabından kurtuluş satın aldı, bütün bir gecenin uykusunu satın aldı, tamamı 25 sente..! Eve dönüş yolunda da yüreği neşe doluydu ve şakıyordu, kâr üstüne kâr..! Adamı yaşlı kadının yardımına iten güdü-öncelikle- kendi içini ferahlatmaktı; ikinci olarak kadının ızdırabını dindirmekti. Sence insanların eylemleri tek bir merkezi, değişmez ve değiştirilemez güdüden mi, yoksa bir güdüler çeşitliliğinden mi kaynaklanır? G.A.: Bir çeşitlilikten elbette. Bazıları yüksek, iyi ve soyludur, bazıları ise öyle değildir. Senin fikrin nedir? Y.A.: Bence yalnızca bir yasa, bir kaynak var. G.A: Yani hem en soylu güdüler hem en aşağılık olanlar bu tek kaynaktan mı çıkarlar? Y.A.: Evet. G.A.: Bu yasayı sözcüklere dökecek misin? Y.A.: Evet. Yasa şudur, aklından çıkarma. İnsanın beşikten mezara kadar hiçbir zaman , yaptığı tek bir şey yoktur ki, İLK VE EN ÖNDE GELEN hedefi şu olmasın. İç huzurunu , iç rahatlığını KENDİSİ için güvence altına almak. G.A.: Hadi ama! Başka hiç kimsenin maddi ya da manevi rahatlığı için asla hiçbir şey yapmaz mı? Y.A.: Hayır. Şu istisnai şartlar dışında eylemi, öncelikle kendi iç rahatlığını sağlama almalıdır. Aksi halde o eylemi gerçekleştirmeyecektir..!
Dedalus KitapKitabı okudu
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.