Gönderi

İlk filozof olarak kabul gören Pisagor bugünkü felsefecilerden çok ezoteriklere yakın düşer. 23 yıl Mısır'da eğitim gördükten sonra ülkesine dönüp bir okul açıyor. Herkesi almıyor okuluna, öğrencilerini kendisi seçiyor. Yatılı olarak okula devam eden öğrenciler tan yeri ağarırken uyanıyor, ilk derse dua ile başlıyorlar. Aç karnına varlık-insan ilişkisine dair teorik dersler görülüyor. ”Hikmet aç bir karınla öğrenilir" der Pisagor. Kahvaltı, öğle yemeği, istirahat, sonra tarlada çalışma. . . Güneş battıktan sonra tekrar dua saati, arkasından istirahata çekilme... Bu program modern bir eğitimden çok ezoterik eğitime benzemiyor mu? Öğrenciler Pisagor'a; ”Hocam,” diyorlar, ”derslerinizi bir beşer söyleyemez!” Pisagor'u insandan öte konumlandırıyorlar. Pisagor’un cevabı felsefenin başlangıcı açısından önemli. ”Hayır," diyor Pisagor, ”ne Tanrı ne de peygamberim!” Öğrenciler giriyor araya; ”O zaman sen büyük bir bilgesin, bir sophia'sın." Pisagor buna da karşı çıkıyor. Öğrenciler, ”Hocam,” diyorlar, ”nesin o zaman, seni nasıl görelim?” ”Evet,” diyor Pisagor; ”Tanrı ve peygamber olmadığım gibi bilge/ veli de değilim. Siz bilgeleri tanımıyorsunuz çünkü. Mısır'da onlar tarafından eğitildim. Ben olsam olsam, onların sevgisi içinde olan biri olabilirim. Benimkisi bir hikmet/ bilgelik sevgisi... Yani 'Sophos değil, 'Philo-Sophos!’ deyin bana.”
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.