Gönderi

186 syf.
·
Not rated
Kitap, Sabahattin Ali’nin önsözü ile başlıyor ve sırasıyla Heincich Von Kleist’in özgeçmişi takiben San Domingo’da Bir Nişanlanma hikayesi, Adelbert Von Chamisso’nun özgeçmişi takiben Peter Schlemihl’in Acayip Sergüzeşti hikayesi ve E.T.A Hoffman’ın özgeçmişi takiben Duka ile Karısı hikayesi ile devam ediyor. San Domingo’da Bir Nişanlanma, en kısası ve bence en duygusalı. Hikayelerin hiçbiriyle ilgili fazla spoi vermek istemesem de, az da olsa spoi vermeden yorum yapamayacağım sanırım. San Domingo’da Bir Nişanlanma, önceden beyazların aşırı zulmüne maruz kalan zenciler, bir şekilde gücü ele geçirir ve şehrin hakimi olmaya başlarlar. Askeri birlikler ve beyler de dahil olmak üzere herkes teker teker öldürülür, öldürülemeyip, kaçmayı başaranlar için ise, kaçak bir hayat başlar. Beyazlardan kaçmayı başarıp, ailesiyle birlikte gizlenen Gustav, yiyecek bulmak için zencilerden birinin kapısını çalmak zorunda kalır ve kendisinin sığınma talebi ve ailesine yardım isteği kabul edilir. Ancak evdeki yaşlı kadının büyük planları vardır. Evin genç kızı melez olan Toni ile Gustav arasında bir yakınlaşma olur ve annesinin ona tuzak kurmasını engellemeyeceğini anlayınca, ikna olmuş gibi görünür. Ancak olaylar hiç beklemediği şekilde gerçekleşir. Gustav, ona ihanet ettiğini düşünecek ve hiç tahmin etmediği bir ceza verecektir. İkinci hikayemiz Peter Schlemihl’in Acayip Sergüzeşti, bir tavsiye mektubu ile birlikte varlıklı bir adamı bulmaya giden ve onunla yalnız kalabilmek için kalabalık bir ortamın içerisinde fırsat kollayan Peter Schlemihl, aynı gün onunla görüşemeyeceğini anlayınca, ertelemeye karar verir ve tam uzaklaşacakken, davette bulunan ve cebinden istenilen her şeyi çıkartabilen bir adam yolunu keser. Bu adam cebinden istenilen her şeyi büyüklüğünün önemi olmadan çıkartabilmektedir. Hatta cebinden bir türk halısı bile çıkartmıştır. Schemihl’e, cebindeki elini attığı anda sürekli altın veren kese karşılığında, gölgesini vermesini teklif eder. Schemihl önce kabul etmez, ama sonra mantıklı gelir. Gölgesinin zaten bir işe yaramayacağını düşünür ve gölgesiyle altın veren keseyi takas eder. Zengin bir yaşam sürmeye başlar, hatta onu kral zannedenler bile olur. Ancak bir süre sonra, sokakta gölgesi olmadığını fark edenler, ondan uzaklaşmaya hatta aralarında onunla ilgili hikayeler uydurmaya başlarlar. İnsan içine çıkamaz hale gelir, sevdiği kadını, kendi paralarını azar azar çalan uşağına kaptırır. Gölgesinin peşine düşer, bir sene sonra geleceğini söyleyen gri paltolu, gölgesini alan adam gelir, ancak başka bir anlaşma şartı vardır. Hikayenin sonunda ise, kahramanımız farklı bir maceraya atılıyor ve en sonunda bunlar bir hayal ürünü mü, yoksa gerçek olup da hasta yatağında yatan bir adamın geçmişi hatırlaması mı pek anlaşılmıyor. Duka ile Karısı hikayesinde ise, iki arkadaş Duka ile karısının yer aldığı fotoğrafın önünde, fotoğraf ile ilgili sohbet ederlerken, yanlarına bir adam yanaşıyor ve hikayelerini anlatabileceğini fakat bunun uzun süreceğini söylüyor, arkadaşlar da hikayeyi dinlemek istiyorlar ve burada hikayemiz başlıyor. Yaşlı dukanın nasıl duka olduğu, genç ve güzel karısına nasıl sahip olduğundan söz ediliyor. Hikayenin ilk başlarında onlarla hiç ilgisi yokmuş gibi söz edilen bir de Antonio diye bir delikanlı var. Onun da hayatının aslına yavaş yavaş şahit oluyoruz. Bu diğerlerine göre biraz daha gizem dolu. Ama daha az ilgi çekici diyebilirim. Benim en çok etkilendiğim ve en sevdiğim, gerçeklik payı çok az olmasına rağmen Peter Schemihl’in Acayip Sergüzeşti oldu.
Üç Romantik Hikaye
Üç Romantik HikayeAdelbert Von Chamisso · Karbon Kitaplar · 2019529 okunma
·
208 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.