Gönderi

Geleneğin rol dağılımına ve bu rol dağılımında ortaya çıkan görece farklılıklara feminist teoriyle yaklaşırsak yanılırız. Erkeğin reisliği ve kadının ev hanımlığı “efendi-köle" dikotomisiyle okunamaz. Anane veya dinî metinlerdeki kimi esasları bütününden bağımsız okursak, doğal olarak tahakkümcü bir erkeğe varmış oluruz. Problem konusu erkeğin şekillenmesinde bu yanlış okumaların tesiri vardır. Geleneğin ruhu deforme olmuş; erkek tahakküm etmiş, kadın da uğradığı mahkümiyet sebebiyle erkeğe, dolayısıyla erkegin müktesebatına buğz etmiştir. Bu, kadın ve erkeğin, asla bütünleşemeyecekleri iki farklı varlık olarak kabul görmesiyle sonuçlanmış. Hayır, bunu paylaşmıyoruz. Şüphesiz kadın ve erkek farklı iki hâldir. Fakat bu, aradaki ilişki düşmanlık üzerınden akacak anlamına gelmiyor, birbirine yönelme ve ihtiyaç duyma anlamında bir çekime işaret ediyor. Erkegin ihtiyacı kendisine benzer şeye değil, kendisinden farklı olanadır. Bu tam da kadın dediğimiz, dişillik hâline karşılık gelir. Kadın için deaynı şey geçerli; o da erkeği, erilliği arar. Erkek, erilliğin varlığa dokunuşunu bilir, bilmediği dişilliğe de sahip olmak ister. Kadın da dişilliği bilir; eril bir ruhla varhğa gitmeye ihtiyaç duyar. Elbette ki erkek, doğduğu hâl üzere yaşamakla mükellef; bir erkek olarak kendisini inşa etmek, eril bir ruh olarak belirmek... Kadın da bir kadın olarak var olacaktır. Erkek bir erkek olarak kadına, kadın da kadın olarak erkeğe gidecek. .. Erkeğin erkek, kadının da kadın olmasında problem yok, problem erkeğin kadına imkân vermemesi veya kadının erkeğe dönüşmesinde. . . Değilse, kadın ve erkeğin farklılıklarını koruyarak münasebet kurmaları hayatın bütünlüğü açısından imkândır. Bugün olmayan budur! Erkek ruhen çöktüğü için kaba kuvvetine sığınarak boşluğunu doldurmaya çalışıyor. ”Bilge” de olan ”güçlü" erkek gitmiş, bilge olmayan güçlü bir erkek gelmiş. Otorite olamadığı için diktatör olan bir erkek! Bu hâliyle kadına gittiğinden, kadın korunma güdüsüyle bir yarış içinde buluyor kendini. Bu erkeğin araçlarını edinerek erkekle eşitlenmek istiyor. Döngü uzuyor; erkek kendine benzer bir kadınla karşılaşmaya başladığı için artık sevemiyor. Kadın sevgili olmaktan çıkıp mücadele edilen bir rakip oluyor. Bilgelik tarafı kalmadığından, erkek bedenine başvuruyor; kaba kuvvetle kadın üzerindeki hâkimiyetini koruyor Erkek kabalaşarak düşerken, kadın erkekle benzeşerek kaybediyor. Böyle sakatlanan eril ve dişil ruhlar, doğal olarak hayatı da sakatlıyor; aşk mümkün olmuyor, sevgi gelişmiyor.
3 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.