Belki de sevdiğiniz insanları düşünmektesiniz. Ama daha derinlere inin, sonunda sevdiğinizin onlar olmadığını göreceksiniz: Siz bu sevginin içinizde yarattığı duyguları seviyorsunuz. Siz arzuyu seviyorsunuz, arzu edilen şeyi değil.
[T: Madem öyle biraz daha derinlere inelim Profesör Nietzsche; ben bir başkasının değil, özellikle o kişinin bende yarattığı duyguları seviyorum. O kişiyi bende yaratabildiği duygulardan ötürü seviyorum. Bu onu yeterince değerli yapmaz mı?
N: Yapmaz. Daha önce de dediğim gibi arzu edilenin bir önemi yok. Sizde oluşan bu duyguları - arzuları - o olmasa bir başkası yaratacaktı. O olmasa bir başkasını "sevecektiniz".
T: Belki de... Ama o varken başkasını "sevemiyorum."]
([...] Bölümü kitaba ait değildir.)