Gönderi

mavi dünyamızın bereketli toprakları kardeş kanının aktığını görmüş, Dökülen kan insanları doğru yola getirmiş mi dersin? Ne gezer, atalarımız 'Kurt kan kokusunu duyunca azar' demişler ya, insanlarda tipkı kurtlar gibi olmuş. Bir zamanlar uçsuz bucaksız doğanın görkemli gücü karşısında bacakları titreyen insanın burnu bir anda Kafdağı'na ulaşmış. Kendi kardeşlerini öldürdüğü yetmezmiş gibi doğadaki öteki canlıları da yok etmeye başlamış: toprağı kısırlaştırmış, suları kirletmiş, ormanları çöle çevirmiş. Insanın bu yıkıcılığına yine insanlar karşı çıkmışlar. "Böyle olmaması gerekir' demişler. "Biz insanız, vahşetin yasalarına göre yaşamamalıyız. Geçmişte olduğu gibi hepimizin birlikte mutlu olacağı bir toplum kuralım. Gelgelelim, tiranların hükmettiği bir dünyada bunu başarmak, cakıl taşlarıyla kale kurmaktan çok daha zormus. Ama güzel günler düşleyen insanlar yılmamışlar; gün olmuş ellerinde kılıçlarla köleliğin zincirlerini parçalamışlar, gün olmuş uzayın derinlikleririnde yeni dünyaların keşfine çıkmışlar, gün olmuş insanlar gülzelliğe çağıran resimler, oyunlar, şiirler, romanlar yaratmışlar. Her yol ayrımında, her dağın eteğinde yeni bir güçlük bekliyormuş onlanı. Bazen biraz yavaşlamışlar. Hatta durdukları bile olmuş. Bazen de yanlış yola sapıp, yıllarca sahte bir ışığın peşinde dolaşmışlar, ama her defasında yola yeniden koyulmuşlar. Yürüyüş hep sürmüş. Derler ki: emekle, bilgiyle, sevgiyle yaratılmış ne varsa, tümünde onların düşünce aydınlığı, alın teri, kanı vardır. Yine derler ki: bizi mutluluğa götürecek yolu işıtan yüreklerindeki ateş solmaya başlayınca, onlar mum gibi eriyip tükenmez, gökyüzüne çekilip, sevgili dünyalarını oradan aydınlatmaya devam ederlermiş. Sen, çırılçıplak bir gecede başını gökyüzüne çevirip de yeni yeni yıldızlar görürsen, bil ki onlar insanlar için kendilerini yakmış olan canlardır."
·
7 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.