Gönderi

Kısa diyaloglar ile uzun hayatlar!
Aslı üzgün bir şekilde '' Neden beni herkesle aynı kefeye koyuyorsun. Ben senin için herkes miyim. Hayatında özel bir yerim yok mu? '' diye sormuştu. Cengiz Aslı'nın art arda sıraladığı soruları bir çırpıda değil de, genel olarak anlamlı bir şekilde nasıl açıklaması gerektiğine dair düşünmeye durmuştu. Bir yandan onu incitmek istemiyor, bir yandan da bu konuyu ona anlayacağı bir dilde açıklamak istiyordu. Ortamdaki sessizlik pamuk ipliğine bağlıydı. Cengiz vermesi gereken cevapları kafasında bir senaryo eşliğinde teyit ettikten sonra söze girmişti; '' Neden hayatının merkezine kendini değil de bir başkasını koymak istiyorsun? Bunu yaptığın zaman karşındaki insanın kendisini çok özel hissedeceğine inanıyorsun ama tam tersi olabilir. Karşındaki insan bu yaptığın yüzünden senin bütün özelliğini silip atabilir. Hatta bunu kendi lehine bile kullanabilir. Hayatının merkezinde daima sen olmalısın. Bende dahil olmak üzere seni seven herkes seni bu şekilde sen olduğun için sevmeli. Ama sen karşındaki insan seni biraz daha fazla sevsin diye benliğini bir kenara koyuyorsun. Fedakarlığın bu olduğunu sanıyorsun. Fedakarlık böyle bir şey değildir. Bu seni yüceltmez aksine düşürür! Ben sana değer vermiyor değilim. Kaldıra bileceğin kadarını sana zaten veriyorum. Ama senin istediğin miktarı verirsem buna alışırsın. Bir tek sen değil. Genel olarak insanoğlu böyledir. İçimizde hep fazlası vardır. Ve fazlasını bulunca ne yapacağımızı şaşırırız. Her şeyi elimize, yüzüme bulaştırarak hiç olmayacak yerlere götürürüz... İyisi mi sen gel hayatının merkezine kendini koy! insanların gözünde değerli olup, sürekli vazgeçilen olarak anlatılmak yerine, değersizliği anlatma biçimi ol! Eğer böyle bir şey yaparsan, o gün benim için herkes olmaktan çıkarak özel bir insan olabilirsin... Son olarak'da bunları sana seni sevmediğimden değil, aksine sevdiğimden ve değer verdiğimden söylediğimi'de bilmelisin... '' Dilsiz Şair
·
4 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.