Ahmet Telli'nin 1982 yılının sonunda basılan göz yaşartan kitabı.
Yazarın 12 Eylül sonrası cezaevinde yaşadıklarını anlatır. Kötü zamanlardır ve beynindeki hücreleri düşünmek adına kullanan her insanın yolu bir şekilde düşer hapishane hücrelerine. Ahmet Telli 'de sever ülkesini. Yangın yerine çevrilen yurdun daha insanca yaşanılabilir olmasını düşler. Bu düşlerine gem vurulduğunda da boş durmaz, sarılır kalemine. 79 yılında çıkan iki kitabı "Yangın Yılları" ve "Hüznün İsyan Olur" da, yaşanılan acılardan bahseder. 80' de dövüşen anlatsın der çıkardığı yeni kitabında. Darbe olduğunda adı ilk sıralarda geçer adı mahkeme tutanaklarına.
Sonrası; hücreler ve bu hücrelerden arta kalan, belki de dünya üzerinde bir hücreyi ve orda yaşanılan acıları en iyi tasvir eden öykü formatında bir şiir çıkardı ortaya; "Su Çürüdü".
Evet; kokuşmuş bir düzen vardır. Tüm değerler çürümüş, insanlık onuru hiçe sayılmıştır o yıllarda. "Su Çürüdü" ifadesi de masum insanlara yapılan eziyetlerin, insanlığın dibe vurduğu anların en yüce ifadesidir.
Şiirde şair; 72 gün bir dolapta kilitli geçirdiği zamanı anlatır ve en vurucu cümleleri en sona saklar;
7
Suyum, bir litrelik karton süt kutusu içinde. Yetmiş iki gündür
sakındığım ve hergün ancak bir kere dudaklarımı
değdirdiğim... Dilimi bir köpek gibi değdirdiğim. (Dilin suya
dokunuşu... Bir süngerin denizi yutuşu yani. Bir çölün seraba
kesilmesi bir an için.) Her gün ancak bir kere değdiriyorum
dudaklarımı suya. Dilimi kaçırıyorum artık. Sünger, bütün
vantuzlarını birden uzatmasın diye... Bataklıktaki suyun da bir
su yanı vardır. Çürüyen bir bedenin bile dayanılabilir
kokusuna. Kutuda kalan son bir yudum su, bu bile değildi
artık. Küstü, öldürdü kendini su...
Su çürüdü...
Adımdan gayrısını bilmiyorum
Evet çürümüştür su. Ve şairimiz bu şiiri şöyle anlatır ;
"Belli ki kimya bilimi suyun çürümediğini söyler. Oysa eğer şair ya da şiir ‘su çürüdü’ diyorsa işin vahameti korkunç bir boyuta ulaşmış demektir. Durumun vahameti daha iyi sergilenmiş olarak düşünüyorum."