Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Unutmadan ekleyelim..
Karnını doyurmuş olan vahşi insan, bütün doğayla barış halindedir ve bütün insanların dostudur. Yiyeceği için dövüşmesi gerektiği zaman da bu dövüşten galip çıkmanın güçlüğüyle yiyeceğini başka yerde aramanın güçlüğünü karşılaştırmadan vuruşmaya girişmez ve kavgaya gurur karışmadığı için de dövüş karşılıklı vurulan birkaç yumrukla sona erer; kavgayı kazanan söz konusu yiyeceği yer, kaybeden de talihini başka yerde aramaya gider, herkes sakinleşir. Ama toplum içinde yaşayan insanda işler hep başka türlü olur: Önce yaşamak için zorunlu gereksinme maddeleri, sonra gereksinmeden fazla olanlar söz konusu olur; ardından hayatın tatlı zevkleri, daha sonra büyük servetler ve sonra uyruklar, daha sonra da köleler gelir; bir an bile durup dinlenmek yoktur. Daha da garip olanı şu: Giderilmesi gereken gereksinmeler doğal gereksinmeler olmaktan ne kadar çok uzak ve ne kadar az zorlu iseler bunlara karşı duyulan tutkular da, daha kötüsü bunları giderme gücü de o kadar artıyor. Öyle ki benim kahramanım, uzun gönenç ve refah dönemlerinden, birçok hazineyi yiyip bitirdikten ve bir çok insanı yıkıp yere vurduktan sonra, evrenin tek hakimi oluncaya kadar herşeyi boğazlar. Bütün insan hayatının değilse uygarlaşmış her insanın içyüzündeki gizli kendini beğenmişliğin ve gözü yükseklerde olmanın ahlaki tablosu kısaca böyledir..
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.