Gönderi

284 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Ne özet ne inceleme. Öylesine bir hatırlatıcı.
Kendime hatırlatıcı olması amacıyla yazmamdam ötürü ufak da olsa spoiler içerecektir. Lütfen okumadan dikkate alınız.! Bu adamın kitaplarını ne zaman okusam nolur bitmesin demek geliyor hep içimden. Bunu şu şekilde becerdiğine inanıyorum sade bir dil ve bu dili içine geçirdiği harika bir olay örgüsü. Okurken bir an olsun sıkılmayacağınız, geceleri yatmadan okurken uyusam mı yarın iş var yoksa devam etsem de uykusuz mu kalsam ikilemine düşüren bir kitap. Gerçi Livaneli'nin her kitabında bu durumu yaşıyorum sanırım. Aslında bir kötü yanı da bu sanki başka kitaplardan soğuyor gibi oluyorsunuz ama bir yandan da Allah'ım daha kim bilir ne güzel yazarlar vardır onun gibi diye düşünüp başka yazarları da okumak istiyorsunuz emin olun. Kitaba gelecek olursak; farklı etnik kökenlere, farklı sınıflara ait insanların yer aldığı bu hikayede başkahramanımız Leyla isimli büyükleri Rumeli'den göç etmiş bir Osmanlı asilzadesi. İstanbul'un o göz alıcı yalılarından birinin müştemilatında yaşarken zamanında dedesinin -nüfusta ise babasının- olan yalının yeni sahipleri Ömer ve Necla gelince haksız bir şekilde kovarlar. Barınacak bir yeri bile kalmamışken yalının etrafındaki saygınlığı ve sevecenliği, hiç içine sinmese de ona yeni bir yuvanın kapısını aralar; Yusuf ve Roxy. Başlarda bu uçuk kaçık yeni nesil yetişkinlere ayak sağlayamasa da -keza aynı şekilde onlar da kendisine- olayların gelişmesiyle birbirlerine alışırlar. Olaylar zamanla gelişir ve bir şekilde evine geri döner. Ahde vefa mı dersiniz yoksa Yusuf ve Roxy'nin çocuklarına Leyla ismini takmasından mı dersiniz bilemem ama torunu gibi gördüğü küçük Leyla'ya ölmeden önce mektupla evini miras bırakır. En başta bahsettiğimiz olay örgüsünün oldukça güzel bir şekilde düzenlendiği bu romanda Livaneli, barınma ihtiyacının öneminden yola çıkarak hikayeyi o eksende yürütmüş. Farklı etnik kökenler ve farklı sınıflara ait insanların yaşamlarına en ince ayrıntısına kadar bu ihtiyaç özelinden başlayarak giriyor aslında. Bir Osmanlı asilzadesi aynı zamanda Cumhuriyet görmüş bir kadın, Anadolu çocuğu Yusuf, baba baskısı görmüş Almancı kız Roxy -Rukiye-, iyi eğitimli bir banka sahibi Ömer, memur kızı olan sonradan görme eşi Necla, doğruluk ve sadakat gibi birçok önemli duyguya önem veren oğluna çok düşkün Ali Yekta Bey.... Bütün bu karakterleri öylesine canlı işliyor ki hepsinde kendinizden ve toplumumuzdan bir parça buluyoruz sanki. Belki de sade dilinin ve güzel kurgusunun yanında kendini okunur kılmasının bir başka sebebidir bu. Bir başka güzel tarafı da kitabın daha doğrusu yazarın demek gerekiyor galiba, okurken ufak ufak bilgiler sokuşturuveriyor. Böyle kahve arası lokum gibi ne kahvenizden ediyor ne de sizi tatlısız koyuyor. Zülfü Livaneli'nin diğer kitaplarını okumamdan da biliyorum kendisi bu kitabında da yine hikayeye çok güzel bir şekilde yedirerek birkaç güzel bilgi veriyor: 'Bu da geçer ya hu, Cihangir semt ismi nereden geliyor, Bosphorus ismi nereden geliyor...' Daha önce de belirttiğim üzere okurken bir an bile sıkılacağınızı düşünmediğim harika bir kitap. Tavsiye olunur. Birkaç farklı üslup ve tarz okumadan sonra sırada 'Mutluluk' romanı var. İyi okumalar...
Leyla'nın Evi
Leyla'nın EviZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201753 okunma
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.