Türk mitolojisi: GÖZE GELME
ama Tann'nın oğlu değillerdi. O Tann'ya benzetilse de O'nun yerdeki gölgesi sayılmıştır. "Gök Oğlu" ise yalnız ulu ata veya birind
hakan olmuştur.
Yakutlarda, gök oğlu anlamına gelen "Hallan uola" adı kurda
verilmiştir. "Bosko" adlı Yakut destanı. "Gök Oğlu" metninin bir
versiyonu sayılır. "Bosko" adındaki "Bos" (Boz) hecesi olarak karşımıza akan kurdun adının. "Bozkurt"a benzerliği bir rastlantı değildir.
Gelenekler göre, "Gök Oğlu" olarak tanımlanan mitolojik kahramanlar, ışık şeklinde yere düşerler. Onlar mitolojik kültürel kahraman ve ilk ata olarak görülürler. "Köroğlu" destanının Özbek versiyonunda "Köroğlu" kendini "Göğün Elçisi" olarak adlandınr. Annesinin rahmine gün ışığında düşmesi de onun aslının göklerden olduğunun bir göstergesi olarak da yorumlanabilir. "Gök Oğlu'nun
başka bir özelliği de onun fiziksel güçle, büyü bilgisini kendinde birleştirmesidir. O, düzenli dünyayı ancak fiziksel gücü ve büyü bilgisi
sayesinde şeytanî güçlere karşı koruyabilir.
Tann sözcüğünün "Gökyüzü" anlamına geldiği de düşünülürse
bilimsel edebiyatlarda kullanılan Tann Oğlu" iradesinin "Gökyüzünün Oğlu" olarak yorumlanmasının nedeni de anlaşılır. Altay mitolojisinde Ulgen'in kızlan, Tann kızlan" adını taşır ve "Gök Kızlan"
olarak bilinirler. Türk halk kültüründeki "Gök Oğlu" karakterinin
ateşle bağlılığı, sihirli destanlann kahramanlannda değişik tarzlarda
karşımızı çıkmaktadır.
GÖZE GELME: Eski çağlarda, ölülerin ruhlanyla periler ve dnlerin yaşadıklan bir âlemin var olduğuna inanılırdı. Gelenek taşıyıalannın birçok hâllerde gerçek olarak kabul ettikleri bu âleme bağlı olan
insanlann, özellikle de büyücülerin gözlerinde kötü ruhlann yerleştiğine inanırlardı. Bu yüzden de onlann bakışlannın çok güçlü ve zararlı olduğu düşünülürdü. Bu "kötü göz'den (nazardan) korunmak
gibi mitolojik inanan İzleri günümüze kadar sürmüştür. Halk arasında nazara gelmiş biri iç'n üzerlik otu yakıp, "her yerde sen olasın,
belâlan savasın" denilen sözlerin temelinde de bu inanç vardır. İnanışa göre üzerlik otu, nazara karşı durup, nazar değmiş insanı belâlardan korur. Son Çarşamba'da, ateşin üzerinden atlarken de
ateşin İçine üzerlik otu atılır ve böylece ailenin yıl boyu nazardan
korunacağına İnanılır.
Eski çağlardan günümüze kadar yaşamakta olan bir inanışa göre, kötü gözlü biri, kendi biyoenerjisi ile en sert cisimleri bile çatlatabilir. Irak Türkmenleri, evlerini nazardan korumak için kapının eşiğine kurumuş ceylan kellesi asarlar, çocuğu nazardan korumak içinse
boğazına nazar boncuğu takarlardı.
Araştırmalar, eski tuğlardaki boncuğun nazar boncuğu yerine
kabul edildiğini gösterir. M. Kaşgarf, "boncuk" sözcüğünün açklamasında, "atın boynuna takılan değerli taş, aslan tırnağı, göz boncuğu" diye yazıyor. Divan-ı Lügat-it Türk'te, "Kösgük" sözcüğünün
karşısında, Şamanizmin de izini taşıyan bir agklamayla şöyle denilmektedir: "Göz değmesinden korunmak için, üzüm bağ ve bostanlarda dikilen nazarlık."
"Kut" sözcüğü Kırgızcada, "koruyan" anlamında kullanılıyordu.
Tatar dilinde "yola götürülen nazar boncuğu, nazarlık" anlamına gelen "yol kot" (korJuk) iradesi vardı. "Kotaz" sözünün kut-hut kökü
ile bağlılığı, ilk anlamının "nazar boncuğu, nazardan koruyan nazarlık" olduğunu söylemeye imkân verir, (bak: Nazarlık)