Gönderi

Bağışıklık Sisteminizi Nasıl Eğitirsiniz?
Karl Heinz Wilbers küçük plastik bir kutuyu açıp içinden folyo blister ambalajlı 4 farklı ilaç çıkarıyor. Myfortic, Tacrolimus... hayatı her gün okuduğu bu isimlere bağlı. Bugün ek olarak hafif balık kokan beyaz 1 kapsül daha var. İlacı almadan önce CD çaları açıp Johnny Cash'in "Help Me" [Bana Yardım Et] şarkısını buluyor. Sonra da keskin lavanta kokulu parlak yeşil sıvıdan bir bardak dolduruyor. Karl heinz Kuzey Almanya'nın Essen kentinde yaşayan emekli bir psikiyatrist.Küçük, metal çerçeveli gözlüğü ile neredeyse melankolik denebilecek kadar sessiz, ciddi, akademik görünümlü bir adam. 16 yıl önce böbrekleri İflas etmiş. Sebebini bilinmediği söylüyor ama en olası neden diyabet ve yüksek tansiyon, o zamanlar hastanın kanı düzenli aralıklarla bir makineden geçirilerek atık ürünlerden temizlenmek üzere fitre edildiği, sonra da vücuda geri verildiği bir işlem olan diyalize bağımlı 80.000 almandan biri. O dönemde haftada 4-5 kez bağlandığı cihazda bir seferde 9 saat kalıyordu.Gece boyu evde diyaliz yapılabildiği için yine de şanslıydı. " Ama gece uyumuyorsunuz, " diye anlatıyor." Alarm çalmaya başlıyor. Makineyi kontrol etmek sıvıları değiştirmek zorundasınız Üstelik kolunuzda iki büyük iğne varken." Bana önkolun iç yüzünde, geceler boya cildine saplı kalan iğnelerin geride bıraktığı geniş yara izlerini gösteriyor. Ama yaşıyordu ya.Köpeğini gezilebiliyor, resim yapabiliyordu hala, lakin diyalize bağımlı olması seyahate çıkmasına imkan tanımıyordu; eşi ve kızıyla birlikte emekliliğin keyfini çıkaracak kadar uzun bir süre hayatta kalma şansı da pek fazla değildi. Zira diyaliz hastalarının ortalama yaşam beklentisi 5 yıl civarındadır. 12 yıl boyunca diyalizle yaşayan Karl Heinz sonunda mücadelesinin semeresini gördü. Sonunda böbrek nakli şansını yakaladığı zaman biraz endişelense de "Evet" dedi ve sonrasında "Hayatım çok değişti" diyor. "Elde ettiğiniz özgürlük, gezebilmek..." Nakilden sonra geçen 4 yıl içinde eşiyle birlikte İngiltere'nin Göller bölgesinde yaşayan kızını görmeye gidebildiğini, diyalizle yaşamaya devam etseydi bunu yapmasının mümkün olamayacağını söylüyor. iki kere de New York'a gitmişler ve şimdi İngiltere'nin güneyinde gitmeyi planlıyorlar. Fakat Karl Heinz bütün bunların karşılığında ağır bir bedel ödedi. Artık diyaliz cihazına bağımlı olmasa da vücudunun nakdedilen yabancı organı reddetmemesi için hayatının sonuna kadar bağışıklık sistemini baskılayan güçlü ilaçlar kullanmak zorunda. Bu ilaçlar onu hayatı tehdit eden enfeksiyonlar açısından risk altında bıraktığı gibi kansere yol açma tehlikesi de taşıyor. Ayrıca nörolojik yan etkileri var ; ayaklarında ağrılı bir yanma hissi oluyor. İlaçları toksisitesi taşıdığı değerli böbreğe de yükleniyor. Gereğinden düşük doz alırsa vücudu böbreği reddedebilir. Doz yüksek gelirse toksisiteden ötürü böbrek yetmezliği gelişebilir. "Help Me" Karl Heinz'ın en sevdiği şarkılardan biri ve bu şarkıyı seçmesinin nedeni, şarkının ona sakin bir zihinsel süreç yaşatması. Şarkının sözleri dinlerken kapsülü yutup lavanta kokulu çiçeği içeceği yudumluyor. Plastik kutudaki diğer ilaçlardan farklı olarak bu kapsüllerin aktif ilaç içermediğini biliyor. Onları almasının nedeni, içtiği içecek, kapsül ve müzikten oluşan bu ritüelin, vücudunun nakdedilmiş böbreği karşı yanıtını biçimlendirme, yani aldığı diğer ilaçların gösterdiği etkilerin ötesinde bir baskılayabilme gücüne sahip olup olmadığını araştıran öncü bir çalışmaya katılmış olması. Şimdiye kadar gördüğümüz plaseboların etkileri bilinçli inanmaya ve beklentiye dayanıyordu. Bir hap ya da iğne belli bir etki göstereceğini düşündüğünüzde öyle etki gösterir. Bu gibi yalancı tedaviler vücutta biyolojik değişiklikler yaratabilmek ile birlikte altta yatan hastalığın değil de nasıl hissettiğimizi etkileyerek daha çok ağrı gibi öznel belirtiler üzerinde etki gösterir. Fakat Karl Heinz zihninin, bağışıklık sistemini dahil temel biyolojik işlevleri etkileyebilecek bir başka mekanizmayı harekete geçirmesini umuyor. Bu görüşün destekçileri bu olgunun, Karl Heinz gibi nakil hastalarının yanısıra alerji, otoimmün hastalıklar, hatta kanserden muzdarip hastalarda ilaç tozlarını büyük ölçüde azaltma potansiyeli taşıdığını söylüyor.
Sayfa 49 - DomingoKitabı okudu
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.