Gönderi

197 syf.
·
Not rated
Litvanyalı Yahudi bir ailenin çocuğu olarak Vilnius`da dünyaya gelen yazarın gerçek adı Roman Kacew'dir. Ve bildiğimiz diğer adıysa Romain Gray'dir. Emile Ajar ise yalnızca bir takma addır. Bir süre Polonya'da yaşayan daha sonra Fransa`nın Nice şehrine göç eden, aldığı hukuk eğitimin ardından, diplomatlık, kitap ve senaryo yazarlığı, film yönetmenliği yapan yazar, bir yazarın yalnızca bir defa alabileceği Goncourt ödülünü, Romain Gray ve Emile Ajar ismiyle 2 kez alır. Romain Gray edebiyatı ve kitapları okurlar tarafından öyle beğenilir ki, bir dönem kitapları Camus'un yazdığı söylentileri çıkar. Bu söylentilere cevap bile vermez. Ama bir süre sonra edebiyat eleştirmenleri ona yine taş atmaya başlar ve Romain Gary tükendi, artık kendisini tekrar etmeye başladı, şeklinde yorumlar yaparlar. Gary yine her zaman ki duruşunu sergiler ve hiç tartışmaya girmez ama kitaplarını Emile Ajar adıyla yayınlamaya başlar.. "Onca Yoksulluk Varken" de bu kitaplardan biri.. Emile Ajar adıyla da satış rekorları kıran ve çok ses getiren yazar için bu defa eleştirmenler, "muhteşem yazar" ifadelerini kullanırlar. Gerçek kimliği ise, 1980 yılında intihar ederken bıraktığı, "kendim olmaktan cok sıkılmıştım" dediği mektupla ortaya çıkıyor ve bu mektubunu “Çok eğlendim, teşekkür ederim. Hoşçakalın.” diye bitiriyor. Işte o zaman Emile Ajar'ın kim olduğunu öğreniyoruz ve dünya aynı anda iki yazarını birden kaybediyor. ... “Sevdiğin yüzünden deli oldun,” dediler. “Yaşamın tadını yalnız deliler bilir,” dedim. Yafî’nin bu dizeleriyle başlıyor roman.. Annesi, fahişe olduğu için bakımını üstlenemediği Momo'yu, yine eski bir fahişe olan Yahudi, Madam Rose isimli kadına bırakıyor.. Büyümüş de küçülmüş derecede olgun ama yalnızca 10-14 yaşlarında bir çocuk olan Momo'nun yetişkinlerin gözünden dünyayı anlamaya çalışan, yoksulluk için de geçen fakat sevgi dolu sıcacık dünyasını anlatıyor kitap... Bu sevgiyi ve eşlik eden hüznü kitapta pek çok yerde derinden hissediyorsunuz.. Kitabın en önemli temaları sanırım, göçmenlik ve dışlanmışlık hissi... Bu yoksunluk duygusunun çevresinde gelişiyor aslında hikaye. Yazar'ın pek çok kitabında hep bu farkedilme çığlıklarını duyuyoruz.. “ Emile Ajar benim!” diye bağırdım. “Biricik, tek Emile Ajar’ım ben! Ben yapıtlarımın çocuğu ve onların babasıyım. Kendi oğlum ve kendi babamım ben! Kimseye bir şey borçlu değilim! Kendi yazarımım ben ve bununla gurur duyuyorum! Gerçeğim! Balon değilim! Sahte değilim; acı çeken, daha fazla acı çekip yapıtıma, dünyaya, insanlığa bir şeyler kazandırmak için yazan bir insanım!”(Yalan Roman-Emile Ajar) "Onca Yoksulluk Varken..." cümlesinde tamamlanmamış kısmın cevabını kitapta pek çok yerde duyuyoruz. Herkes kendince dolduruyor bu boşluğu tabiî ama ben bu boşluğu sevgiyle dolduruyorum ve ancak sevginin, onca yoksulluğa rağmen yalnız sevginin, insanın içini nasıl ısıttığını bildiğimden belki de.. Işte sıcacık sevgi dolu ve kocaman yüreğiyle vefalı bir çocuk Momo. Momo'yu da en az "Zeze" kadar, "Küçük Prens" kadar çok seveceksiniz.. Ve bunca hüzne ve yoksulluğa rağmen onun hikayesini okurken biraz da tebessüm edeceksiniz... "Bir insanın en önemli parçaları kalbi ve aklıdır; en pahalı bedeller onlar için ödenmelidir... " diyordu.. Romain Gray. Hep öyle değil midir, en ağır bedelleri bir kalp sızısı uğruna ödemez miyiz?
Onca Yoksulluk Varken
Onca Yoksulluk VarkenRomain Gary (Emile Ajar) · Agora Kitaplığı · 20093,361 okunma
··
35 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.