"Savaş şartları altında yaşanan tüm bu olayların bugün hala o günleri yaşayanların hafızalarında canlılığını koruduğunu ve insanların o günleri anlatırken yeniden yaşadıklarını, duygulandıkları ve ağladıklarını da burada vurgulamak gerekmektedir. Anastasia Hacıteodoridou'nun üzerinde durduğu ve vapurda birçok insanının hastalandığı gerçeği diğer mübadil Karamanlılar tarafından da vurgulanmıştır. Hatta vapurlarda ölen insanların denize atıldığı birçok mübadil tarafından da dile getirilmektedir. Örneğin, Niğde Sulucaovalı Melpomeni Haciliadou böyle bir olayı anlatırken: "Günde bi dene adam öldü. Mercan ... Mercanıdı adı ... öldü. Demiri bağladılar denizin içine attılar" demekteydi.Vapurlarda yaşanan bu ve benzeri olay örnekleri bir tarafa bırakılacak olursa, zor bir deniz yolculuğunun ardından Yunanistan topraklarına ayak basan ve Türk Ortodoksların da dahil olduğu tüm mübadilleri yeni, ancak zorlu bir gelecek beklemekteydi. Daha açık bir ifadeyle, Türkiye' de bıraktıkları mallarına denk bir varlığa kavuşabilecekler miydi ve yıllardır yaşadıkları köyleri ve Müslüman komşuları gibi şimdi aralarında bulundukları dindaşları Yunanlılarla muhabbetli ve bir ev gibi bir arada yaşayabilecekler ve sahip oldukları kültürlerini yeni topraklarında devam ettirebilecekler miydi? İşte bu soruların cevaplarını, birinci el kaynak olarak nitelendirilebilecek ve bizzat olayların içinde yaşamış mübadillerin kendi ifadelerinde bulmak mümkündür