Gönderi

Buradaki sevimli köşemden, yasemin ağaçlarının karşısındaki beton setten bakınca, her gün boğazın mavi sularında bir o yana bir bu yana hareket eden onlarca gemi görüyorum. Küçük balıkçı gemilerinden tut, beş on katlı dev yolcu gemilerine kadar tüm gemiler sırdaşım oluyor. İçlerinde çocukluk yıllarımda hayal ettiğim, babamı getirecek beyaz geminin benzeri de çok. Onları gözden kayboluncaya kadar izliyor, kaç gemiyi yola saldığımı ben de hatırlamıyorum. Şimdi hiç kimseyi beklemiyorum. Beyaz gemi şimdi bana, sadece acı, keder ve kahırla dolu bir geçmişin hatıralarını getiriyor. Yakınlarımı bağışlamamak, onlara nerede olduğumu bildirmemek benim hakkım. Bazen onları özlüyorum, onları hatırladıkça, gözyaşı döküyorum. Hayatta, bir yakının olmadan yaşamak ağırdır, yakınların olduğu hâlde onlardan uzak yaşamak da iki daha ağırdır. Annem, babam yaşlandılar. Bacım, kardeşim evlenip aile kurdular, artık çoluk çocuk sahibi oldular. Her biri kendi hayatını yaşıyor. Sadece ben kendi hayatımı yaşayamıyorum. Ben, kendimi mecbur ettiğim mahrumiyetlerin esiriyim.
··
134 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.