Gönderi

’ Seçilmiş ( Bütünden Koparılmış) Bilgi Örneği: Çalışan Kadın İmaji Bilindiği gibi günümüzde kadın-erkek eşitliği en güncel konulardan biri. Kadının erkeğe eşitlenmesinin en önemli göstergelerinden biri de çalışan kayıtlı kadın sayısının oranı. Avrupa Birliği sürecinde çalışan kadın sayısı, bir ülkenin AB’ye üye olabilmesinin makro göstergeleri arasında yer alıyor (İlkkaracan, 2010). Kadınlarin çalışmasının kadın-erkek eşitliği ile ilgisi olabilir. Ama bu bilginin tamamı değil. Örneğin, ben google'a girip “çalışan kadın” yazıp görseller bölümünden bir arama yaptığımda karşıma çıkan ilk 5 fotoğrafın hepsinde, ofıs ortamında çalışan ve gülümseyen (gülümsemeleri çalışıyor olmaktan mutlu olduklarını gösteriyor) kadın görselleriyle karşılaşıyorum. Ev hanımları ise genelde ev işleri yapmaktan bitap düşmüş görsellerle temsil ediliyor. Google’ın mesajı net: Ev hanımları mutsuz, çalışan kadınlar mutludur. Bu bilgi fotoğrafın bir kısmını yansıtmaktadır. Resmin tamamını gördüğümüzde “çalışan kadın mutludur" mesajının yanlı ve propaganda amaçlı olabileceğini de hesaba katmak gerekebilir. Örneğin “çalışan kadın/working women” ibaresinin yanma küçük bir ekleme yapıp “Fabrikada çalışan kadın/working women in factory” yazıldığında karşınıza çıkan kadın fotoğraflarının pek de mutlu görünmediğini, bilakis yüzlerce kadının, ayakta, yağ ve pas içinde, bezgin bir şekilde çalıştıklarını görebilirsiniz. Gerçekten de çalışan kadın imajının sadece bize gösterilen seçilmiş kısmına değil, tamamına ulaşmaya çalışan araştırmacılar, fotoğrafın gerçeğinin hiç de öyle görünmediğini aktarıyor. Örneğin Bianchi ve arkadaşlarının yazdığı (2006) Amerikan Aile Yaşamının Değişen Ritmi isimli kitap fotoğrafın bize gösterilmeyen kısımlarına odaklanıyor. Yazarlar, çalışan kadının yaşadığı zorlukları aktararak, günümüz kadınlarının çalışıyor olmalarından dolayı aileleri ve çocuklarına daha az zaman ayırdıklarını, evleriyle daha az ilgilendiklerini vurguluyor. Baker da (2009) aynı noktaya işaret ediyor: Evet günümüz kadınları daha çok çalışıyor, ama daha az evleniyor, daha az çocuk sahibi oluyor ve daha çok boşanıyor. Peki, çalışan kadın fotoğrafının görünmeyen yüzünde başka neler var? Çarpıcı bir bilgi kalp doktorlarından geliyor. Artık günümüzde kadınlar kalp hastalıklarına daha fazla yakalanıyor. İlginç olan, bunun çalışıyor olmakla bir bağlantısının olabileceği. Kalp-damar hastalıkları doktoru Bingür Sönmez, kadınların eskiden erkeklere oranla kalp-damar hastalıklarına daha az yakalandıklarını, ama bu üstünlüklerini zaman içinde kaybettiklerini vurgulayarak şunları söylüyor”: Kadınlar erkeklerden olumlu anlamda 1-0 önde idi ama artık araştırmalar gösteriyor ki kalp hastalığı riski aynı. Nasıl mı? Eskiden “kadınlar menopoza kadar korunuyor’ diyorduk ama artık bu geçerli değil. Çünkü günümüzün kadını geç evleniyor, doğum kontrol hapı kullanıyor, çocuk doğurmuyor, doğursa bile emzirmiyor! Dolayısıyla tabiatın onlara bağışladığı bütün hormonları kullanmıyor ve sonuç olarak erken menopoza giriyor. Ayrıca erkekler kadar sigara içiyorlar, onlar gibi stresli bir çalışma hayatı yaşıyor ve alkol tüketiyorlar. Dolayısıyla kadınlar mucize hormonları östrojene artık pek güvenmesinler, erkekler kadar risk altındalar! Çalışan kadın ile “çocuklu çalışan kadın" arasında önemli bir fark var. İş dünyası doğuran kadına sıcak bakmıyor. Çünkü kadın anne olduğunda, onlara göre, motivasyonları düşüyor, psikolojik olarak bölünüyorlar. Bazı işletmelerde, kadınların işe alınırken; çocukları olup olmadığı, hatta çocuk sahibi olmayı isteyip istemedikleri bile soruluyor. Bu mesajı alan kadınlar (ki çocuk sahibi olduklarını gizleyen kadınlara da rastlamak mümkün) işini riske atmamak için anneliğinden fedakârlık etmek zorunda kalıyor. Bunun da tabiki, Bingür Sönmez’in de ifade ettiği bedellerini, çoğu zaman farkında olmadan, ödemek zorunda kalıyor. Gillespe ve araştırma ekibinin (2010) yaptığı başka bir çalışma ise “çalışan kadın” fotoğrafının görünmeyen başka bir yüzünü gösteriyor. 1591 kadın üzerinde yaptıkları araştırmaya göre günümüzde kadınlarda doğurganlık gücü (fertilite) düşüyor. Araştırmacılar 18 ve 19. yüzyıllarda 30-35 yaşlarındaki kadınların neredeyse hepsinin evli olduklarını belirterek, günümüzde kadınların daha geç evlendiklerine vurgu yapılıyor. Boşanma ve geç çocuk sahibi olmak istemenin fertilitenin düşmesinde önemli rol oynadığı belirtiliyor. “Çalışan mutlu kadın” fotoğrafım görünmeyen yüzleri bunlarla sınırlı değil. Örneğin İngiltere'de 12 bin 500 çocuk üzerinde yapılan bir araştırmanın sonuçları oldukça düşündürücü: Journal of Epidemiology and Community Health dergisinde Hawkins ve arkadaşları tarafından (2009) yayınlanan araştırma anneleri yarım zamanlı ya da tam zamanlı çalışan çocukların daha sağlıksız bir yaşam sürdüklerini ortaya koyuyor. Araştırmada çocukların yeme alışkanlıkları, egzersiz alışkanlıkları ve TV izleme/bilgisayar kullanma alışkanlıklarına ilişkin sorular sorulmuş. Araştırmanın sonuçlarına göre anneleri çalışan çocuklar anneleri ev hanımı olan çocuklara göre cips vb. sağlıksız yiyecekleri daha fazla yerken; sebze, meyve vb. faydalı yiyecekleri daha az yiyorlar. Çünkü çalışan annelerin çocuklarının sağlıklı beslenmesi için yemek yapacak yeterli zamanı kalmıyor. Pek çok çocuk öğünlerini hazır yiyeceklerle geçirmek zorunda kalıyor. Yıne bu çocuklar annesi çalışmayan çocuklara göre daha az egzersiz yapıyorlar ve günlerinin büyük bir bölümünü TV karşısından geçiriyorlar. Çalışmanın belki de en önemli sonuçlarından birisi ise, çalışan annelerin çocuklarının obezite açısından yüksek risk altında olması. Daha önce yapılan başka araştırmalar da çalışan annelerin çocuklarının daha yüksek düzeyde obezite sorunu yaşadığım ortaya koyuyor. Bu araştırmalar “çalışan mutlu kadın” fotoğrafının başka yüzlerini de görmemizi sağlıyor. İlk başta farkedilemeyen ve pek de alakalı gibi görünmeyen “obezite ve çalışan anne” ilişkisi, resmin tamamını görmek için çaba gösterdiğimizde farkedilebilir oluyor.
·
28 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.