Yorgunsun, üzgünsün, hastasın oğul,
Her gündönümünde yastasın oğul,
Unut mevsimleri, unut zamanı.
Ne gündönümünü an, ne ormanı.
Ne uzak yerlerde gezsin düşüncen,
Ne de kâbuslarla geçsin her gecen.
Yeşil ormanlardan, denizden ırak,
Bozkırda kaybolmuş, isimsiz, çorak,
Bir avuç yer yeter sana ey ağaç,
O yeri tanırım, o da ben, yamaç!
Gök söndü, geciken ışınlar söndü,
Yine bir yıl geçti, yine gün döndü,
Yağışsız geçildi bahardan yaza.
Şimdi bir karanlık iniyor arza,
Bir gözkapağına benzer karanlık.
Bu gözkapağının altında ılık
Bir rüya geçiyor, ağaç rüyası:
Binlerle dal başı aşağı, yassı,
Kökü bulutlarla doğru uzanıyor...
Ah, bu rüyalar, bu rüyalar ne zor!