Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

İbn Rüşd, kadın hakkındaki düşüncelerini, hukuk ve felsefe anlayışı gereği geniş biçimde açıklıyor. Buna göre Islam hukuku kadının erdemlerini kabul etmiştir. Ôrgensel yapısı ve bunun sonucu olan ruhsal durumlardan kaynaklanan kimi hususlar dışında kadın erkeğe eşittir. Yaratılışına uygun biçimde hakları verilmeli, yüksek görevleri teslim edilmelidir. Kadın da erkek gibi düşünce bağımsızlığına, istem (irade) bağımsızlığna sahiptir. Biri diğerine tahakküm etme hakkına sahip değildir. Her biri düşüncelerinde, istemlerinde, eylemlerinde özgürdür. Bir kadın da erkek gibi öğrenim görür, tüm alanlarda uzmanlaşabilir, müftü, müderris (öğretmen), müctehid olabilir.Kadın da erkek gibi kendi başına iş yapabilme yetkisine (velayet) ve tüm medeni haklara tam olarak sahiptir. Hukuki sözleşme ve işlemlerde erkekten hiçbir farkı yoktur. Malında dilediği gibi tasarruf eder. Şahit olur, vekil olur, kefil olur, ortak olur, dava açar, ticaret yapar, vasi olur, toplumsal yaşama atılabilir. Nikah hukuki bir sözleşmedir. Bu nedenle temel hakları kesinlikle değiştirmez. Ceza mahkemelerinde yargıç olur. 62) İslam hukukunun (fikıh) özel deyimiyle "Emri bi'l-maruf, nehy ani'l-münker" (iyiyi emretme, kötüyü engelleme) görevi üstlenebilir. İslam hukuku yalnız aile ocağını söndürmeye yönelik durumları yasaklar. İbn Rüşd'e göre kadın ile erkek eşittir. Aralarında mahiyet değil, yalnız derece farkı vardır. Kadın erkeğin ehil olduğu herşeye ehildir. Savaş, felsefe ve benzeri gibi erkeklerin yaptığı her şeyi yapabilir. Ne ki erkeklerden daha zayıftır. Bununla birlikte, müzik alanında olduğu gibi, kimi alanlarda da erkeklerden daha üstündür. Müziğin en yetkin düzeyi, erkek tarafindan bestelenmek, kadın tarafından çalınmak ve icra edilmekle gerçekleşir. İbn Rüşd, Kuzey Afrika'daki bazı örnek ve uygulamalarla kadınların savaşa ehil olduklarını kanıtlıyor. 63) Kadınların yönetimi ellerine almalarında bir sakınca, korkulacak bir durum görmüyor. İbn Rüşd, daha sonra şunları ekliyor: "Bugünkü toplumsal durumlarımız, kadınlarda bulunan zenginlik kaynaklarını, gizli güçleri anlamamıza izin vermiyor. Kadın, sanki yalnız çocuk doğurmak ve emzirmek için yaratılmıştır. Kadınlara yüklediğimiz bu hizmetçilik, onlardaki büyük işleri yapabilecek bütün güçleri, akli yetenekleri bitiriyor. Bu nedenle içimizde üstün, ünlü kadınlar bulunmuyor. Bitkisel bir yaşam sürdürüyorlar. Kocalarina yük oluyorlar. İşte ülkemizi tahrip eden sefalet bundan ileri geliyor. Çünkü kadınlar burada erkeklerden iki kat daha çok olmalarına karşın, emekleri ile zorunlu gereklerini bile karşılayamıyorlar. Böylece toplumun üçte ikisi, bir parazit gibi üçte birin üzerinde yaşıyor." Dokuz yüzyıl sonra Misır'da Kasım Emin Bey, Tahrirül-Mer'e (Kadının Özgürleştirilmesi) ve el-Mer'etü'l-Cedide (Yeni Kadın) adlı yapıtları ile İbn Rüşd'ün bu düşüncelerini yeniden gündeme getirdi. Ülkemizde de Kurtuba yargıcı ve Endülüs filozofunun düşünceleri yaygınlık kazanmaktadır.
Sayfa 338Kitabı okudu
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.