Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

604 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Merhaba arkadaşlar. 2020 yılı için maalesef buralarda olmadığımdan, sınavlarım nedeniyle ve ileti paylaşmayı sevmediğim için bir mesaj yayımlayamadım. Hoş benim de doğum günümdü ama kimse kutlamadı. Şaka bir yana öncelikle hepimiz için iyi bir yıl olmasını dilemekten başka sanırım söylenecek bir söz yok. Bu güzel yılda malum finaller dönemi de denk gelince kitap okumakta bir hayli geciktik. Tabi bu yıl gerçekten şöyle önemli bir kitapla başlamak istiyordum. Biraz tavsiye biraz da sevgiyle karışık bir baskı (!) sonucu böyle yapalım dedik. Arapça benim için hiçbir zaman öncelikli olmamıştı. Yani Latince, İspanyolca ve İngilizce bilgimin yanında Arapça bilmediğim için biraz garip hissettim. Tamam diğerleri de çok iyi değil ama Latince bir İncil ile Türkçe Çeviri bir İncil arasında bile okuyanlarınız vardır ki bilirler, çok fark var. Gene de bir merakım oldu, bir heves ettim, bu heves ve merakla karışık bir okuma duygusuyla başladım. Kim bilir, ileride belki Arapça orijinalinden okumak da nasip olur. Bilemiyorum. Bildiğimiz üzere 4 Kutsal Kitap ve 4 Kutsal Din vardır. Diğer dinler ve diğer kitaplar (dinler tarihi okuyanlar da bilir ki) o dinin önderleri tarafından kaleme alınmıştır. Bu 4 Kutsal Kitap ise bizzat Tanrı tarafından indirilmiş ve Peygamberlerine öğretilmiştir. Bu kitapların en sonuncusu ve zannımca en güzeli de Kuran’ı Kerim’dir. Peki, neden? Çok ilginç bilgiler ve fikirler buluyorum. Çok fazla süsleme ihtiyacı duymuyorum bunları. Misal olarak İncir ve Zeytin. Kuran’ı Kerim bunlar üzerine edilen yeminle karşımıza çıkıyor. Tin (İncir) Suresi. Yani düşünün ufacık hatta insanların bir kısmının yemekten bile tiksindiği yiyeceklerden. Bunların esrarını araştırıyorum ve karşıma ne çıkıyor? Sadece bu ikisini yiyerek hayatta kalmak mümkün. Bunu Japonlar dahi araştırmış. Şaşırmamak elde mi şimdi? Böyle uzayıp gidiyor. Bazen de yorum yapamıyorum çünkü insan henüz öğrendiği ya da hiç bilmediği bir konuda ne konuşabilir ki? Sadece çok fazla etkilendim, hepsi bu. * Açıklamalarda verilen ve beni çok şaşırtan bazı konulara da değinmek istiyorum. Mesela Müteşabih denilen harfler: Elif-Lam-Mim, Elif-Lam-Ra, Ya-sin gibi. Bunların anlamını sadece Allah’ın bildiğine değiniliyor. * Bakara suresinde 45. ayette şöyle bir şey var. Bir de sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin diye. Buna göre bir şeyi gerçekte istediğimizde Allah’a sığınır, sadece ondan yardım istersek oluyor. Şu uyuz olduğum Çabut Baba (!) türbelerine iyi bir cevap olmuş sanki. Gene devamında 186. ayette ise net çeviriyle “Dua Edenin Duasını Kabul Ederim” deniliyor. * Davud Peygamber zamanında Yahudilere, Cumartesi günü balık avlamaları yasaklanmış, sebebini bilmiyorum. Bu kavim helak edilmiş. Hem de 3 gün içinde. Tek bildiğim bunu araştırınca karşıma çıkan Eyke Halkı. Bunun dışında bir şey bilmiyorum. * Sihir yani Büyü, Bakara suresinde 102. ayette geçiyor. İnanmadığım bir konuydu, okuyana kadar. Yani varmış, yapılıyormuş, haram edilmiş, cehennem garantisi var ve bundan çok korktum. Zaten okurken acayip bir his oluştu içimde kitabı. Demek ki Arapçasını anlayarak okuduğumda kalbim dayanmayacak, zaten sıkıntılı. Böyle sihirdir, cindir, bunlar beni çok korkutan konular. Size de aynısı oluyor mu ya? * Mekke’de inen ayetlere ‘Mekki’ ayetler denilirken; Medine’de inen ayetlere ‘Medeni’ ayetler deniliyor. Mekki ayetler daha çok müşriklere yönelik, azap verici, tabiri caizse korkutucu ayetler olurken; Medeni ayetler ise Müminleri anlatan ve hüküm içerikli ayetler olarak sınıflandırılmış. Bir nevi Mekki ayetler için biraz ürkünç derken, Medeni ayetler için ferahlatıcı diyebiliriz. * Gelelim benim için çok mühim olan konuya. Bazıları Şuara suresinin 224. ayetinde bahsedilen “Şairlere ise, sapıklar tabi olur” ayetini çarpıtıp kendi işine geldiği gibi konuşuyorlardı. Bunu kendime sorun etmiş, bu böyle değildir diye içim içimi yemişti. Sonradan meselenin açıklamasına baktım ve şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki: Ka’b bin Eşref adlı Yahudi şair nasıl peygamberimize ve Müslümanlara hakaret içerikli şiirler yazıyorsa; bizzat Peygamber de Hassan bin Sabit’e, Müşrikleri şiirleriyle hicvetmesi için görev vermişti. Bunun birazını bölümümden aldığım İslam Tarihi dersinde, birazını Meal’de birazını da internette bulduğumu belirtmek isterim. Ortaya harmanladım. Umalım ki isimler karışmış yahut yanlış olsa da meselenin özü anlaşılabilir olsun. Son olarak şunu söyleyebilirim ki, okudum ve kendimi iyi hissediyorum. Bazı yerleri tabi gerçekten korkutucu geldi ama birçok tarihi bilgi görmek de mümkün. İşin bir de şu tarafı var ki herkes devrin değiştiğini, kötülükle mücadele edilemez olduğunu, herkesi kendi başına bırakmamız gerektiğini söylüyor. Ben buna katılmıyorum. Benim kendi dostlarıma sık kullandığım bir cümle vardır, yazmak buraya nasipmiş: “Dünyayı değiştiremezsiniz, kendi Dünyanızı güzelleştirin” Değişim, önce siz başlarsanız güzeldir. Önce kendiniz değişecek, güzelleşecek sonra da o güzelliği insanlarla paylaşacaksınız. En azından böyle kendi içimizde mutlu oluruz. Zaten önemli olan da bu huzur. Ahlak, sonradan öğrenilmez. Söyleyeceklerim bunlar. Gayet güzel bir kitaptı, mutlaka tavsiye ederim. İyi okumalar, iyi geceler dilerim. Esen kalın efendim..
Kur'an-ı Kerim ve İzahlı Meali
Kur'an-ı Kerim ve İzahlı MealiAhmed Davudoğlu · Çelik Yayınevi · 029 okunma
·
61 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.