Gönderi

Kulağımın içinde gaipten gelen acımasız bir haber gibiydi. Ne yaparsan yap bu yıl ya da yüzyıl içinde bir gün sonsuza dek öleceksin. Kadın korkarak ayrıldı benden : Neyiniz var ? " Hiç " dedim . Kalp atışlarımı bastırmaya çalışarak . Sizin için titriyorum. O günden sonra hayatı yıllarla değil onyıllarla ölçmeye başlamıştım. Ellili yıllarım belirleyici olmuştu , çünkü neredeyse herkesin benden genç olduğunun bilincine varmıştım. Altmışlı yıllarım, yanılmak için artık vaktimin kalmadığı kuşkusuyla geçen en yoğun geçenler oldu. Yetmişliler ,belki de son yıllarım olabileceği düşüncesiyle korkutucuydu. Herşeye rağmen, doksanıncı yaşımın ilk sabahı Delgadina'nın mutlu yatağında sağ olarak uyandığımda, hayatın Heraklitosun dalgalı ırmağı gibi akıp giden birşey olmadığı, ızgaranın üzerinde öbür yana dönüp bir doksan yıl daha kızarmaya devam etmek için tek fırsat olduğu gibi hoş bir düşünce geçmişti aklımdan.
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.