Gönderi

Bir gece Ankara’da (Taceddin) odasında biri onun (Bülbül ) unu okumuştu. Ertesi gün üstat dedi k i : — O Bülbül bizim Bülbül e benziyordu amma, ne kanadını bıraktı, ne kuyruğunu! Akif’in inşat tarzında da yüksek bir tabiilik ve samimilik vardı; o davudi ve tatlı ses taklit edilemezdi. Üstadın umumi yerlerde, kalabalık cemaat huzurunda inşat ettiği şiir ile hususi aleminde okuduğu şiir birbirinden farklı idi. Evvelkisi daha sıkılgan, öbürü daha serbestti. O, Türklerden ≪Hersekli Arif Hikmet≫ ve ≪Hüseyin Kazım≫ merhumlarla rahmetli ≪Ferit Kam≫ın inşatlarını beğenirdi. Mehmet Akif’in (inşat) hakkında yazdığı ve kendisinin de şartlarına bihakkın ittiba ettiği uzun bir makalesinden şu parçaları alıyoruz; ≪... inşatın fenalığı sebeplerinden başlıcalarını sayıyoruz; 1 — Lisanımızda kullanılan vezinleri bilmeyerek tefileleri birbirine karıştırmak, 2 — Bazı hecelerini çekmek icap eden kelimeleri kısa geçmek, kısaltılacak heceleri de uzun okumak, hele pek tabii, yani söylendiği gibi okunmak lazım gelen kelimelere imale vermek, yani uzatmak bir hastalıktır ki nazım ile muarefesi olmayan, yahut aşinalık pek yeni başlayan ağızlara müstevlidir. Böyleleri mısraın hiç olmazsa iki uç kelimesinin kuyruğu, kulağı çekilmedikçe manzum olmaz vehminde bulunurlar. Bu illetin çaresi çokça şiir okumaktır. 3 — Nazmı nesir gibi dümdüz okuyuvermek (tefrit), 4 — Nazmı takti’ edercesine okumak (ifrat), 5 — Mana itibariyle birbirine bağlı mısralardan, yahut beyitlerden her birinin sonunda sözün bittiğini zannettirecek surette vakfederek samiin zihnini karıştırmak, 6 — İstifham, teessür, taaccüp, tahakküm, hulasa bir başkalık; bir fevkaladelik ifade eden cümleleri de diğerleri gibi irat eylemek, 7 — Nesri manzum tarzında yazıldığı için bazen sözün arkasını almak beş on mısraı bitirmeye mütevakkıf olan yeni şiirleri de eski şiirler gibi müstakil manalı mısralardan müteşekkil farz ederek, öylece inşada kalkışmak, 8 — Kafiyeleri dinleyenlerin kulağına zorla sokar gibi lüzumundan ziyade hissettirmek, 9 — İmaleleri, hususiyle Türkçe kelimelerdeki imaleleri pek belli etmek, 10 — Vezinde, kafiyede, tavırda bir sakatlık yapmamakla beraber, şiirin mueddasına göre eda ihtiyarı cihetini düşünmeyerek, rakik [ince,nazik], şedit, yüksek, derin ne kadar hisler, hayaller, fikirler varsa hepsini birden ayni ahenge münkad eylemek.. ≪... aruz mutaassıplığından ileri gelen taklitçilik en selis nâzımları bile en müstekreh kılığa sokar. ≪Sakin harften evvel gelen hurufu med biraz fazlaca çekilir. Bu çekiliş nazma bir ahenk de temin eder. Bazıları vezni şaşırmamak için o sakin harfi harekeli okurlar ki bu suretle hasıl olan sekaalete değme kulak tahammül edemez. Evet: Bahardır, bahardır, bahardır, bahar. mısraındaki (bahardır) kelimelerinin birinci (R) lerine birer kesre vererek (baharıdır) tarzında okuyanları çok gördük.
·
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.