Ben
Küçük bir zenci çocuğuyum
Aşklarım siyahi topraklarda kaldı
Yüreğim çırılçıplak tel örgülerde
Sevdiğim Kilimanjaro Dağları'nda
Oysa ben bir muhacirim bu yeryüzünde
Ben
Bir Mezopotamya çiçeğiyim
Dili yasaklanmış çocukların ülkesinde
Her tanım yeni bir ölümdür
Kanar Fırat ve Dicle'de
Ben
Arap çöllerinde
Küçük bir bedevi çocuğuyum
Sessizliğim gözlerimden okunur
Sela'm verilmez olur
Kızgın çöl kumlarına gömerler
Aşkların hep seraptır benim
Bağdat'ta dirilirim, Şam'da vurulurum
Endülüs'te bir berberi çiçeğiyim
Kurtuba'da açarım
Ben
Küçük ve mavi gözlü bir balkan çocuğuyum
Topaçlarım dağıldı
Yüreğim dağlandı
Bosna'da bilge kralım
Mostar'da duru akan bir suyum
Şehr-i Filibe'den huşu ile Bursa'ya bakarım
Ben
Kafkas doruklarında uçan kartalım
Binbir dilde söylenir türküm
Bir yanım Çerkez, bir yanım Gürcü ve Laz
Ben
Küçük esmer ve yeşil gözlü bir Zaza çocuğuyum
Dağlarında kartalların halaya durduğu ve Haritanın yırtılan yerinde
Yeryüzüne saçılmış bir nar gibiyim
Ben
Türkistan obasında çekik gözlü, yağız yüzlü bir çocuğum
Bin atlı akıncılar cephesinde bir neferim
Semerkant'ta minareyim, Horasan'da dervişim
İstanbul'da payitahtım
Ben
Acem mülkünde siyah renkli ve iri gözlü bir çocuğum
Şeyh Sadi-i Şirazi'nin bahçesinde bir gülüm
Ömer Hayyam'da çinilere sinmiş bir mısrayım
En çok da Kerbela'da Hüseyin'im
Ben
Küçük bir dünya çocuğuyum
Aynı dilde ağlar ve aynı dilde gülerim
Yaşamak kısa, ölmek ise uzun
Güneşin takla attığı bu gezegende
İsmin zikr olunur
Ve şimdi o dilde büyüyen bir ırmak olur çocuklar
(Yol Şiirleri)