Gönderi

Memleketimizde çok acı hatıralarla seyahat etmiştik. Edirne'de vazifemizi görmüş ve esir düştüğümüz zaman kılınçlarımızı kırmıştık. Şimdi trenimiz bizi Edirne'ye kılınçsız indirdi. Mevki-i müstahkem kumandanlığında çaya bizi kılınçsız olarak davet etmişlerdi. Ben kendi hesabıma evvela bir kılınç aldırdım ve onu takarak gittim. Ve orada kolordu kumandanı Hurşid Paşa'ya da bu yolsuzluğu şikayet ettim. Dedi ki: -Ordunun bu kadar zâbite kılınç hediye edecek parası yok! Dedim: -Parası her zabitten alınabilirdi. Çok ümit ettik ki, Mustafa paşa hududunda bize kılınç taktırırsınız. Halbuki vazife gördüğümüz kaleye zâbitan heyetini kılınçsız sokmakla askerî tarihimize acı bir levha konmuş oldu. Ne gariptir ki, Çorlu istasyonunda, başkumandan İzzet Paşa Çorlu'da olduğu halde görünmedi. Ve Edirne müdâfii Şükrü Paşa ve kale erkan ve ümerâsı ve heyet-i zâbitanı layık olduğu karşılamaya hiçbir yerde mazhar olamadı.
Sayfa 55 - TruvaKitabı okudu
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.