Gönderi

İnsanın bir tür varlığı olduğu yönündeki çıkarım birkaç temel nokta üzerine kurulmuştur. Bunları sıralayacak olursak; Rousseau, hayvanın içgüdülerinden hareket ederek doğa karşısında eylemde bulunduğuna dikkat çekerken insanın kendi etkinliğini gerçekleştirirken içgüdülerine tamamıyla bağlı olmadığını, yapılması gereken şey karşısında iradesi sayesinde seçip seçmeme özgürlüğüne sahip olduğunu ileri sürmüştür. Bu bağlamda hayvanın da elbette iradesinin olduğuna değinirken insanın hayvana nazaran daha özgür bir irade sergilediğine dikkat çekmiştir. Hegel ise hayvanın eylemlerinin kaynağında Rousseau gibi içgüdünün yattığını söylerken insanın eylemlerinin kaynağını içgüdü değil kendine ve dış dünyaya dair bir bilince sahip olması olarak ortaya koyar. Hegel için hayvan, kendi doğasının zorlamaları karşısında sessizken, insanın doğasının zorlamaları karşısında kendisini tutabilmekte, bu zorlamalara insanca karşı koyabilmektedir. Feuerbach’a baktığımızda ise insanın bilinç ve öz itibarıyla farklı bir varlık olduğu fikri karşımıza çıkmaktadır. İnsan kendisini kendi nesnesi hâline getirebilen bir varlıktır. Bu yüzden insan bir başka insanı duyumsayabilirken hayvan bunu gerçekleştiremez. İnsan kendi olabildiği kadar bir başka insan da olabilmekte, onunla Özdeşlik kurabilmekte, bir başkasını hissedebilmektedir. Bundan dolayı Feurbach, insanı bir tür varlığı olarak düşünür. Olkan Senemoglu
·
10 görüntüleme
Noviembre