16. yüzyılda Osmanlı uleması arasında para vakıflarının faaliyetlerinin meşru olup olmadığı üzerine canlı bir tartışma başladı. Vakıfların mal varlıklarının sadece gayrimenkul ve benzeri değerlerden oluşması gerektiğini ve para vakıflarının faaliyetlerinin İslâm'ın faize getirdiği yasaklamalarla çeliştiğini düşünenler, para vakıflarına karşı çıkıyorlardı. Ancak, ulemanın çoğunluğu pragmatik tutumlarını ısrarla sürdürdüler ve sonunda İslâm toplumu için yararlı olan bir şeyin İslâm için de yararlı olacağı görüşü galip geldi. Bu hararetli tartışmalar sırasında dönemin Şeyhülislamı Ebusuud Efendi de faizle borç para vermedikleri takdirde pek çok vakıfın çökeceğini, bununda İslâm toplumuna zarar vereceğini söyleyerek, para vakıflarının faaliyetlerini tamamen pratik açıdan savunmuştu.