Önüne iyileşme imkanı ve araçları (dürtünün yok edilmesi, değiştirilmesi, yüceltmesi) gayet açık bir şekilde konulmalı, işlerin kötü gitmesi durumunda bunun olanaksızlığı da gösterilmeli; canavarlaşmış, tedavi edilmez bir suçluya intihar olanağı verilmeli. Bunu en son kolaylaştırma çaresi olarak saklı tutarken, her şeyden önce suçluya gönül cesaretiyle özgürlüğünü geri vermek için hiçbir şey ihmal edilmemeli; vicdan azabını sanki bir kirlilik meselesiymiş gibi ruhundan silmeli ve ona birisine verdiği zararı, bir başkasına yaptığı iyilikle, hatta belki de topluluğa yapacağı iyilikle, dengeleyip aşabileceği gösterilmeli. Bütün bunlar yapılırken ona büyük özen gösterilmeli! Ve şöhretine duyulan saygınlık ve gelecekteki yaşamı mümkün olduğu kadar tehlikeden uzak olsun diye, ona özellikle isimsizlik ya da yeni bir isim vermek ve sık sık yer değiştirmek olanağı verilmeli. Gerçi şimdi zarara uğrayan kimse, bu zararı nasıl ortadan kaldıracağına bakmadan intikam almak istiyor ve bu yüzden mahkemeye başvuruyor.., ve bu şimdilik hırdavatçı tartısıyla ve suçu cezayla dengelemek arzusuyla iğrenç ceza mevzuatımızı ayakta tutuyor: Ama bunu aşamaz mıyız? Eğer insan kendini suça inanmak suretiyle eski intikam içgüdüsünden de kurtarsaydı ve Hıristiyanlıkla düşmanlarına esenlik dilemeyi ve bize hakaret edenlere iyilik etmeyi, mutlu kimselerin kıvrak zekası olarak görseydi, yaşamın genel duygusu ne kadar hafiflerdi! Günah kavramını dünyadan kaldıralım... ve çok geçmeden arkasından ceza kavramını yollayalım! Bu lanetlenmiş gaddar insanlar bundan sonra insanların içinde değil de, başka bir yerde yaşamaya devam edebilir, eğer mutlaka yaşamak isterse ve kendi iğrençliğinden dolayı ölmezse!