Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Ne zaman kendimden söz etmeye başlasam aklım karışır:’’Ben kimim?”varoluşsal sorusuyla kaçınılmaz şekilde klasik paradoksun ayaklandığını hissederim.Diğer bir deyişle,sade bir bilgi birikimi üzerinden söylersem,benim hakkımda benden daha fazlasını anlatabilecek birisi bu dünyanın hicbir yerinde yok.Ancak ben kendimi anlatırken,anlatılan benin bazı özelliklerini kaçınılmaz olarak anlatıcı ben tarafından-deger yargısı,algı derecesi,gözlem yeteneği,çeşitli gerçekçi çıkarımlar açısından- seçilip ayıklanacak.Öyle olunca da,anlatılan ‘’ben’’ aslında ne kadar nesnel gerçekligi yansıtacak acaba?Buna çok takılıyorum.Aslında çok eskiden beri aklımı kurcalıyor da diyebilirim. Ne var ki,dünyadaki pek çok insan böyle bir korku ya da endişeyi neredeyse hiç hissetmiyor gibi.Yeri gelince şaşılacak denli açık yüreklilikle kendilerinden söz etmeye kalkıyorlar.Sözgelimi,”Ben aptallık derecesinde dürüst ve açık bir insanım” ya da “Ben çok hassas biriyim ve dünyayla uzlaşamıyorum” veya “Ben karşımdakinin yüreğindekini anlamakta becerikli biriyim” gibi şeyler çıkıyor ağızlarından. Ancak ben “hassas” insanların başkalarını incittiklerini defalarca gördüm. “Dürüst ve açık” insanların, istediklerini almak için işlerine geldiği gibi davrandıklarını gördüm. “Karşısındakinin yüreğindekileri anlamakta becerikli” olan kişilerin hiç de işten olmayan övgülere kolayca kandırıldıklarını gördüm. Bu durumda bizler kendimiz hakkında gerçekte ne biliyor olabiliriz ki?
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.