Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

80 syf.
5/10 puan verdi
·
22 saatte okudu
Adine'ye ne oldu?
Görünmez bağlarla sımsıkı bağlandığımız duygular, "ben"in idrakı geliştiğinde neden ortadan kalkma eğiliminde olur? Ortadan kalkan duygular, bizim, "sevgi" adını verdiğimiz, içinde aynı zamanda acizlikten, çeşitli nedenlerle kendini ve yaşamı yok sayma ihtiyacından, tutunacak bir dal aramaktan, model aldığımız tüm ilişkilerden, kadınlık-erkeklik altındaki basmakalıp düşünce biçimlerinden gelen korkular olabilir mi? Ve bu korkular, kendini anlama yolculuğunda görünür olduğunda, bir tür sapmaya uğrayıp götürebilir mi beraberinde "sevgi" dediğimizi de? Bu, gerçekten bir kadının, bir erkeğin özgürleşmesi sayılabilir mi? Kitap boyunca zihnimde dönüp duran sorulardı bunlar. Gabriele, bir erkekle beraber olarak, erkeğin egemenliği altına girmenin ne denli alçaltıcı bir varoluş biçimi olduğunu savunurken, bundan sadece kaçıyor gibiydi. Erkeğe ve kadına dair, ilişkilere dair gerçek anlamda Adine'ye yol gösterebilecek söylemleri yoktu. Bana kalırsa söylemlerinin bu derin olmayan niteliğine rağmen Adine'nin, o yaşamdan ve Benno'ya olan duygularından kafasını hızlıca çevirip Paris'e giderek, kendisini sanata vermesi gerçeklikten uzaktı. Adine şöyle diyordu kitabın başlarında: "Artık sevgisini, ancak kendimi aşarak elde edebilirmişim gibi geliyordu." Aslında bu cümle göz kırpıyordu, kitap boyunca. Bir insanın, kendini aşabilmesi için bazen başka bir insanın mevcudiyetine duyduğu ihtiyaç anlaşılabilir. Fakat roman boyunca, Adine'nin sanatı, özgürleşmeyi dayandırdığı sağlam bir temel göremedim. Dahası bu söz ile, Adine'nin özgürleşmeyi dahi, Benno'nun hayranlığını kazanmada bir kılıf olarak gördüğünü gösterdi. Benno hatasını anlamış, deli divane bir şekilde Adine'ye yalvarırken, Adine Benno'nun bu yıkılışından hoşnuttu, hatta kendisini defalarca öpmesine, sarılmasına bir defa dahi dur demedi, onu inciteceğinden korkmasına bağladı bunu. Halbuki Adine hala, Benno'nun kendisine olan duygularına bağlıydı. Paris'e gitmesi, atölye açması sadece Benno'ya karşı bir duruş olarak kaldı. Salome neden böyle yazdı, bilmiyorum. Adine'ye ne oldu? Adine'nin, bu öykünün devamında ne yapacağına dair düşünebileceğimiz, davranışlarının sarsılmaz bir köklerini bulamadım. Benno'nun, Adine'yle tekrar birleşebilmek üzere söyledikleri, Benno'nun gerçekliğine ne kadar işlemişti? Bunu da bilemiyoruz. Kadının kendini arayışı, bu yolda içine girdiği sanatı, bir erkeğin, kendine dair bilinmeyenleri ortaya çıkarmakla, ama buna rağmen Adine'nin bir daha dönmeyeceğinden korkup Benno'nun da acılar içinde Adine'yi istemesiyle bitmemeliydi. Salome "özgüleşmeyi" malesef sadece Benno'nun, Adine'ye olan aşkının, Adine'nin Paris'e gidişiyle alev alması-ile duyurmaya çalışmış. Benno, nişanı attıktan sonra Adine'nin çekip gidişine aldırış etmeseydi, kendi yaşamına ve işine dönseydi, hiçbirimiz Adine'yi okumaya devam etmeyecektik. Adine'yi "gözümüzde" prangalarından kopabilmiş kılan, Benno'nun Adine'yi delice istemesi olmamalıydı. Sahi, Adine'ye ne oldu?
Arayışlar
ArayışlarLou Andreas-Salomé · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20218,5bin okunma
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.