Gönderi

Geçen gün bizim felsefe hocasıyla konuşuyordum. Sözü gayet ciddi tarafından açtım ve 'hikmet-i vücudumuzu' araştırmaya çalıştım. Dünyaya ne halt etmeye geldiğimiz sorusuna o da cevap veremedi. Yaratma zevkinden, hayatın kendisinin bir hikmet olduğu gerçeğinden dem vurdu fakat çürük. Ne yaratacaksın? Yaratmak yoktan var etmektir. En akıllımızın kafası bile bizden öncekilerin depo ettiği bir sürü bilgi ve tecrübenin ambarı olmaktan ileri geçemez. Yaratmak dediğimiz şey de bu mevcut malların şeklini değiştirerek onları piyasaya sürmekten ibaret. Bu gülünç iş bir insanı nasıl tatmin eder bilmiyorum. Bize ışığı beş bin senede gönderen yıldızlar varken, en kabadayısı elli sene sonra kütüphanelerde çürüyecek ve nihayet beş yüz sene sonra adı unutulacak eserler yazarak ölümsüz olmaya çalışmak veya üç bin sene sonra, kolsuz bacaksız, bir müzede teşhir edilsin diye, ömrünü çamur yoğurmak ve mermere kalem savurmakla geçirmek bana pek akıllı işi gibi gelmiyor.
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.