Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

600 syf.
10/10 puan verdi
·
27 günde okudu
Bir okul düşünün, binasından boyasına, ahırından tarlasına, yemekhanesinden sınıfına herşeyiyle öğrencisine ait bir okul. Binayı inşa eden de, boya badana yapan da, temizliğini, gerektiğinde her türlü tamiratını yapan da, okul da giyeceği kıyafeti diken de, yıkayan da, yiyeceği sebzeyi, meyveyi, balı, tereyağını, peynirini üreten de, içeceği sütü sağlayan da, tarlasında çaşılıp, at binende bütün bunları yaparken kültür derslerine gerektiği gibi çalışan da, derslerine çalışırken tiyatro yazıp oynayan da, dünya klasikleri ve çeşitli kitaplar okuyup okumayı bir alışkanlık haline getiren de, halk oyunları oynayıp enstrüman çalan da, eleştiri günleriyle yönetime dahil olup, söz hakkı olan da bu okulun kendi öğrencisi...Günümüz okullarını düşününce okul demek bile zor gerçekten. Bugün bile kulağa ütopik gelen bu sistem bu ülkede gayet başarılı bir şekilde çalıştırılmış. Harika insanlar yetiştirilmiş, tek amacı ülkeye hizmet olan. Enstitü adı altında açılışı 1938'dir. Genç Cumhuriyetin en önemli adımlarından biridir. Halk isteklidir, okula gitmek ister, Cılavuz'a ulaşabilmek için günlerce yürür öğrenciler. Öyle çocuklar gelir ki ayakkabıyla, tuvaletle enstitüde tanışacaktır... Köy Enstitüsü'dir adı. Oraya, bazı istisnalar hariç (kız öğrenciler) sadece köy çocukları kabul edilir. Halkın büyük çoğunluğu köylüdür, toprak verimlidir, üretilebilecek çok şey vardır fakat halk cahildir. Eğitilmesi, toprağı doğayı verimli bir şekilde kullanabilmesi gereklidir ülkenin kalkınabilmesi için. Bu amaçla Hasan Ali Yücel in desteğiyle düşer Tonguç baba yollara. (İsmail Hakkı Tonguç) Köy köy gezer ihtiyaçlarını belirler ülkenin. Hangi bölgede neye ihtiyaç vardır. Enstitüler nereye kurulmalı, hangi dersler okutulmalıdır. Detaylı bir inceleme sonucu iklimine, coğrafyasına göre derslerin okutulacağı okullar kurulmaya başlanır. Başlanır ama elde yok avuçta yoktur. İmkansızlıklardan imkan yaratmak gerekir. Zaten sadece köy çocuklarının kabul edilme nedeni de budur. Zor şartlarda çözüm üretmek! Zaten imkan görmemiş köylü çocuğunu yetiştirip, köylerine öğretmen olarak gönderip, oradaki şartlar altında hem oradaki çocukları hem de köylüyü eğitmesi istenecektir. Topraktan daha iyi nasıl verim alınır? Kaliteli bal nasıl üretilir? Dünyada ve ülkede ne olup bitiyordur? Yani tam anlamıyla halkın özellikle köylünün bilinçlenmesidir amaç. Okulu bitirip bir köye tayini çıkan eğitmen gündüz çocukları eğitip öğretir, akşamları köylüye okuma yazma öğretir. Hayatında yatak, tuvalet, ayakkabı görmemiş çocuklar bu kurumlarda piyano dersleri alır. Enstitünin tarlalarında hem yiyeceğini üretir, hem daha verimli üretmeyi öğrenir, enstitünün hayvanlarından hem her türlü hayvansal gıdayı üretir hem hayvancılığı öğrenir. Amaç üretim kalitesini artırırken okulun ihtiyaç maliyetini düşürmektir. Daha bir çok şey anlatılabilir köy enstitüleri ile ilgili tabi farklı boyutları da. Mesela kominist yetiştiriyordur, kızlı erkekli eğitim veriyordur, kızlar kötü yola düşüyordur. Nitekim zaten kızını okula göndermek istemeyen halk dolduruşa getirilir. Üretim vardır çünkü orada, bilinçli insan yetişiyordur. Hiç köy ağalarının işine gelir mi? Hiç ülkenin gelişmesini istemeyen dış güçlerin işine gelir mi? Gelmedi de. Ve bu ülkede bir başarı daha cezasız kalmadı! Köy Enstitülerini Cılavuz Köy Enstitüsi üzerinden detaylı bir araştırmayla anlatan harika bir eser. Bu ülkeye edilen ihanetin boyutunu öğrenmek isteyen herkese tavsiye eserim!
Cılavuz Köy Enstitüsü
Cılavuz Köy EnstitüsüFirdevs Gümüşoğlu · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201740 okunma
·
73 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.