Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

416 syf.
1/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Bir kitabı okumaya başlamadan önce kitap hakkında yazılan yazıları okurum. Biraz da olsa hakkında bilgi sahibi olmuş olur ve kitaptan neler bekleyeceğimi bilirim. Bu kitaba başlarken kitaptan hiçbir şey beklemedim. En başından kitabı hiç sevmeyeceğimi biliyordum. Yazarın diğer kitaplarını düşününce bu şekilde bir yaklaşımda bulunmuş olabilirim. Ama "sonuçta her kitapta olduğu gibi bu kitapta da bir emek var, fazla önyargılı olmayayım" dedim. Sonuç ise beni hiç şaşırtmadı. Gerçekten kitabı hiç ama hiç beğenmedim. Kitabın ilk elli sayfasında baş karakterimiz; bir felsefeciden, bir düşünürden, bir filozoftan daha çok sorguluyor yaşamını. Sürekli "Neden ben yaşıyorum?, Neden bu dünyada varım?, Ben olmasam ne değişir ki?..." gibi gibi şeylerle sürekli kendi kendini sorgulayıp düşünüyor. Bu arada kızımız yaşamından hiç memnun değildir. (Bu memnuniyetsizliğine gerçekten hiç anlam veremedim.) Artık yaşamış olduğu sorunlarla başa çıkamaz (Baş karakterimizin bahsettiği bu sorunlar sadece annesinin yaşamına karışması.) ve bileklerini keser. Sonrasında kendini bir hastenede bulur. Yine kendi kendine yaşamını sorgular. Hastanede bir çocukla karşılaşır. Çocuğun ismi Ayaz. İşin en saçma kısımları ise bu anlardı. Çocuk, kıza yaklaşmaya çalışır. Kız bu çocuğa yüz vermez. Kızın bu çocukla ilgilenmeme kısmı yarım sayfa sürüyor. Sonra kız çocukla ilgilenir ama bu sefer de çocuk kızla ilgilenmez. Bu ise sayfanın kalan diğer yarım sayfasıdır. Bi o, bi bu şekilde birkaç sayfa ilerler. Ne ara birbirlerini tanımayan iki insanın bu kadar yakın olabildiklerine zaten hiçbir anlam veremedim. Sonra bir dizi olaylar olur. Kız, annesinden ve yaşamından memnun olmayarak yaşamına devam eder. Tatil biter ve kız üniversiteye başlar. O da ne, tesadüfler bitmez ve kız yine o oğlan ile karşılaşır. Aynı okuldadırlar. Bunun dışında bir çocuk daha var. Adı Baran. Baran ise tam bir klişe karakter. Kötü çocuk. Kitaba ne şekilde dahil oldu bilemiyorum. Hatta anlamadığım için tekrar başladım okumaya ama yine anlamadım. Baran; kimdir, kimlerdendir, kitaba nasıl dahil oldu, kız nereden tanıyor onu tam çözemedim ama dediğim gibi kitabımızın klişe kötü karakteridir. Hem Baran hem de kızımız aynı bölümde okur. Kız kendi yaşamının o acı sorunlarına katlanamaz ve Baran'a "Beni buralardan götür" der. Baran ise "Önce benim istediğim bir şeyi yapacaksın." der. Baran zengindir ama hırsızlık yapar. İşte kötü çocuğumuz. Saçma saçma bir çok olay olur bu arada. Arya, Baran'ın isteğini yaparken bir anda kendini Ayaz'a aşık olarak bulur. Bu arada yine bir çok saçma olay gerçekleşir. Baran ve kızımız gider. Yine bir dizi saçma olaylar olur. (Bu kısımlarda bayılacak gibi oluyordum.) Bu sefer kızımız Ayaz'ı unutur ve Baran'a aşık olur. Çünkü Baran, Ayaz'dan daha kötüdür. Sonunda ise tabii kötü çocuk ve masum kız aşkı yaşanır. Onlar ile birlikte ben de mutlu olurum çünkü kitap biter. Gerçekten ama gerçekten çok kötü bir kitaptı. Emek emek diyorum ama cidden bu kitabın basılma amacını hiç anlamadım. Baş karakterin aşırı gereksiz "Yaşam beni yoruyor." halleri beni bunalttı. Yok annesi hayatına karışıyormuş, yok bara gidemiyormuş, yok içki içemiyormuş... Saçma, gereksiz ve hiçbir amacı olmayan bir kitaptı. Daha söyleyecek çok şey var ama kendimi tutuyorum. Tamamen vakit kaybıydı. Lütfen okuyup kendinize eziyet etmeyin diyorum.
Bir, İki, Üç, Sen
Bir, İki, Üç, SenBüşra Küçük · Ephesus Yayınları · 2016779 okunma
·
1.534 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.